Pazar, Kasım 24, 2024
Ana SayfaKÖŞE YAZARLARIİSTANBUL SENİ TANIYACAK… SÖZ VERİYORUM!

İSTANBUL SENİ TANIYACAK… SÖZ VERİYORUM!

Zeytin gözlü kız, bir zamanlar bir yerlerde orman gözlü çocuğun bana baktığı gibi bakmış birilerine…
O günün akşamında, bütün gece orman gözlü çocuğu düşünüyorum. Etkinliğe katılmamış olması ağırıma gidiyor. Belli ki bana inanmamış.
Ertesi gün, sabahın erken saatlerinde soluğu o mahallede alıyorum. Daha köşeyi döner dönmez, tüm çocuklar sarıyor etrafımı. Hepsi birden, giysilerimden çekiştirip duruyorlar, bana dokunabilmek için. Hepsine tek tek sarılmaya çalışıyorum.
Çocuklar mutlu, ben mutlu…
Hep birlikte yola koyuluyoruz, orman gözlü çocuğun evine gitmek için. İki katlı bir gecekondunun önünde duruyoruz. Evin dış kapısı ardına kadar açık. İçeriye başımı uzatıp seslenmeye gerek kalmadan, gürültümüzü duymuş olacaklar ki, her odadan en az dört çocuk fırlayıveriyor büyük sofaya. Ardından, dünya güzeli bir kadın çıkıyor, en dip odadan. Otuz yaşlarında, yeşil gözlü, saçlar beline kadar, simsiyah. Uykulu gözleri ile bana şaşkın şaşkın bakıyor. Orman gözlü çocuğu soruyorum, geçidin ayağına mendil satmaya gittiğini söylüyor. Kim olduğumu kısaca izah edip, hızlı bir şekilde ayrılıyorum oradan.
Üst geçidin merdivenlerinde buluyorum onu. Üzerinde okul forması, bir elinde kağıt mendil, diğer elinde bir parça ekmek. Beni görünce ellerini saklıyor arkasına:
“Günaydın, bol kazançlar dostum. Seni görmek için geldim.” diyorum. Gözlerimin içine bakıyor sevinçle.
“Gerçekten mi?” diye soruyor ve boynuma sarılıyor. Elimi uzatıyorum ilk günkü gibi; sımsıkı tutuyor, yürümeye başlıyoruz mahalleye doğru.
“Etkinlikte seni göremeyince çok üzüldüm. Halbuki senin için, sizler için geldik hepimiz.” diyorum.
“Gerçekten mi? Benim için mi geldin?”
Cevap vermiyorum, yüzüne bakıp sadece gülümsüyorum, eline bir izin kağıdı veriyorum ve yanağından sımsıkı öpüyorum.
Orman gözlü çocuk mutlu, ben mutlu…
Ertesi haftalardaki etkinlik günlerinde, her sınıfın öğrencilerinin seçtiği proje konuları için konferans salonunu kullanmak da dahil olmak üzere, her isteğimize bin türlü mazeret çıkaran müdür yardımcılarına ve bu duruma sessiz kalan, hatta beni görünce yolunu değiştiren müdüre aldırış etmeden, hızlı bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Projeye dahil ettiğimiz konuklardan dolayı problem çıkarmaları bile bizi yıldırmıyor. Salonu da kullanıyoruz söke söke… İdareyle sürekli didişmelerim sonucunda oluşan sert rüzgarları, öğretim görevlimiz sürekli yumuşatmaya çalışıyor.
“Yüzdük yüzdük, kuyruğuna geldik. Biraz daha fevri olursan, final şenliğimize engel olurlar ve emeklerimiz boşa gider. Çocukları düşün ve daha sakin ol.” diye beni dizginlemeye çalışıyor.
Proje etkinlikleri kapsamında, çocuklara rehberlik yapmaları için dahil ettiğim doktor, itfaiye çavuşu, şair, lostracı dostlarımız sayesinde, çocuklarımızın mükemmel işler çıkarmaları, gönüllülerimize daha da büyük haz veriyor.
Özellikle, zeytin gözlü kızın her hafta etkinliklerimize katılmasını sağladığı konuğumuz, perküsyon ustası Yaşar Hocamızın, çöplerden atık malzeme toplayarak geçinen çocuklarımızla gerçekleştirdiği proje hepimizi çok mutlu ediyor. Hocamızın, çöp atıklarının herbiri değerlendirilerek yaptırdığı müzik aletleri ile kurduğu orkestra ve oluşturduğumuz dans grubu, her hafta idare ile benim aramda büyük tartışmalara yol açan salonu inletiyor.
Bu arada, 5/C sınıfında başlattığımız atık yağları değerlendirme projesi için davet ettiğimiz şirket görevlilerine gayet çirkin davranışlar sergilenmesine rağmen, orman gözlü çocuğa vermiş olduğum sözü yerine getiriyorum.
Çocuklara, yeterli miktarda atık yağ toplayabildikleri takdirde, yağların elektriğe dönüştürüldüğü tesise götüreceğime söz veriyorum ancak, çocuklar kendilerinden emin bir şekilde itiraz edip, bu kadar kısa bir sürede, şirketin öngördüğü miktardaki yağı toplayamayacaklarını savunuyorlar.
“Yanı başınızda kocaman bir AVM var ve en üst katı hazır yemek üreten birçok lokanta bulunuyor. Gidin oradan isteyin.” diyorum, Orman gözlü çocuk:
“Kafa mı buluyon be ya? Biz giremeyiz ki oraya, eppimize yasak orası! Döverek atıyolar bizi oradan!” diye bağırıyor bana… Etkinlik sonunda, beni dışarda beklemesini söylüyorum ona.
***
Uzatıyorum elimi, yapışıyor elime orman gözlü çocuk…
Hızlı adımlarla AVM’nin kapısına geliyoruz. Dönen kapıdan içeri giriyoruz, güvenliğin sehpasına koyuyorum çantamı ve el ele giriyoruz içeriye. Güvenlik görevlisi, endişe dolu bir bakışla:
”Hanımefendi, yanınızdaki?” diyerek işaret ediyor, orman gözlü çocuğu… Sol kaşımı kaldırarak bakıyorum adama ve hiçbir şey söylemeden uzaklaşıyoruz yanından.
Abuk subuk yemek satan firmaların birinin önünde duruyorum ve kasadaki gençle orman gözlü çocuğu tanıştırarak, öğrencim olduğunu, o gün itibari ile atık yağları almak üzere onları ziyaret etmesi gerektiğini söylüyorum. Biraz beklememiz isteniyor, birkaç dakika sonra olumlu cevapla dönüyor yanımıza. Ayrılırken tokalaşıyorum gençle. Orman gözlü çocuk da uzatıyor elini gence, büyük bir edayla. Genç afallıyor, ama o da uzatıyor elini çekinerek… Görevli gencin elini sımsıkı kavrıyor, orman gözlü çocuk. Göğsü dimdik bana bakıyor sonra, gülüşüyoruz…
Okula el ele giriyoruz yine… Müdürün odasına gidiyoruz, kapı kilitli. Müdür yardımcısının odasına gidiyoruz. Yüzüme bakmamaya çalışıyor, her zamanki gibi. Orman gözlü çocuğun, ben olmadan da AVM’ye rahatlıkla girebilmesi için bir belge oluşturulabilir mi diye soruyorum. Müdüre sormam gerektiğini, ama mümkün olamayacağı yanıtını alıyorum. Ben yine de şansımı deneyeceğimi söylüyorum.
“Müdür Bey bu kararı tek başına veremez, bizim de onaylamamız gerekli.” diyor sinsice gülerek.
“Müdür Bey’in kararı ne olursa olsun, söz sizde bitiyor öyle mi? Yani özetlersek, aslında o göstermelik bir müdür. Söz sahibi sizsiniz, öyle mi?” diyorum ve hışımla çıkıyorum odadan. Orman gözlü çocuğa bakıyorum, kaşları fena çatık…
Tekrar, koşar adımlarla AVM’nin kapısında alıyoruz soluğu. Güvenlik görevlisine:
“Bu çocuğun yüzünü hafızanıza kazıyın. Bu çocuk buraya her gün yanında biriyle gelip, yemek katından atık yağ alacak ve siz ona engel olmayacaksınız. Anlaştık mı?” diyorum gülümseyerek. Güvenlik görevlisi önce şaşırıyor, sonra:
”Ben diğer arkadaşlarıma da tembihleyeceğim. Tepki almaması için de yanına bir arkadaşımı vereceğim. Söz!” diyor. Yine bakışıyoruz orman gözlü çocukla.
Ertesi gün orman gözlü çocukla, ilk atık yağlarımızı almak için dayanıyoruz AVM’nin kapısına. Güvenlik görevlisine elini uzatıp tokalaşıyor bizimki. Ardından, atık yağları teslim eden gence uzatıyor, tokalaşıyorlar.
“Artık beni tanıyolar be yaaa!” diyor gülümseyerek. Gözlerindeki orman öyle bir yeşeriyor ki, yaprak yaprak açıyor gözbebekleri…
 
(devam edecek)

Dilek Uyar
Dilek Uyar
Kartal'ın Sesi Gazetesi yazarı
İLGİLİ HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

En çok okunanlar

Son Yorumlar

Imam Ali Türkan Açık OCAK 2022 SENDİKA İSTATİSTİKLERİ
İmam Ali Türkan Açık HASAN ALİ YÜCEL
İmam Ali Türkan Açık  6284
Seçkin Alper Tamer Açık Kartal’da Emeklilikte Adalet Çağrısı
Zehra Sayar Açık Yılbaşı
Deniz Özlem Er Açık Yılbaşı
Veysel Yiğit Açık İBB’den Kartal’a 3. Kreş