Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 Nolu Şube “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısıyla gazetecileri kahvaltı programında ağırladı.
Pendik/Yüksel Fırat
Pendik PenCr Sahil Sosyal tesislerinde gerçekleşen programda Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Bilal Duran, Şube Başkan Yardımcısı Emre Şahin, şube yönetimi ve ilçe temsilcileri basın mensuplarını ağırladı.
Şube Başkan Yardımcısı Emre Şahin, bir açılış konuşmasıyla basını ve katılımcıları selamlayarak; “Eğitim öğretim yılının başında planlama, Ocak ayında “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” ve eğitim öğretim yılının sonunda değerlendirme olmak üzere Basın Mensuplarıyla yılda en az üç sefer toplanıyoruz ve bunu geleneksel hale getirmeyi planlıyoruz. Doğru haber peşinde ter akıtan, cesur ve ilkeli haberlere imza atan kıymetli basın emekçileriyle işbirliği içinde olmaktan, paydaş olarak çalışmaktan mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Şube Başkanı Bilal Duran da “10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü” dolayısıyla basın mensupları ile bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu belirterek “Bizler gibi sizler de kamu görevi yerine getiriyorsunuz. Dedi.
Duran başsağlığı dileklerini dile getirerek “Şehit haberlerinden dolayı içimiz yanıyor hüzünlüyüz üzgünüz.” diyerek başladığı konuşmasında İsrail’in Gazze’ye saldırısını da kınayarak, “Biz Filistin meselesini, Müslüman coğrafyalar meselesini bir insani, İslami, bir vicdani mesele olarak gördüğümüz için Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olmamız hasebiyle her yerde gündeme getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.”
Duran, sendikanın örgütlülüğüme ilişkin de Eğitim-Bir-Sen 4 Nolu Şube’ye Maltepe, Kartal, Pendik, Tuzla, Sultanbeyli ve Adalar ilçelerinin bağlı olduğunu belirterek 4 Nolu Şubenin 7 bin üyesinin ve Eğitim-Bir-Sen’in ise 420 bin üyesi olduğunu söyledi.
EKONOMİ BİRİNCİ GÜNDEM
Hem Genel Merkezin hem de şubenin gündeminde yoğun gündemler olduğunu belirten Duran, ekonominin birinci gündemleri olduğunu belirtti.
Duran, “Öğretmen arkadaşlarımızın artık İstanbul’da kalmak istememeleri ile alakalı bir gündem. Bu gündemin özel sebebi de ekonomi. Çünkü ev kiralarını, ekonomik giderleri öğretmen arkadaşlarımız zorlamaktadır. Büyükşehirlerde yaşamanın zorluklarını iyi biliyoruz. Öğretmenlerimiz ve memurlara yönelik kira yardımı talebimiz var. Büyükşehirlerden Anadolu’ya en fazla tayin bu sene istendi. Yılbaşında maaşlara gelen zam bir nebze rahatlatsa da alım gücünü korumak ve enflasyona yenilmemek hedefinde” olması gerektiğini söyledi.
Ekonomideki sıkıntının çalışma alanında da farklı problemler oluşturabildiğini dikkat çeken Duran, “Bütün arkadaşlarımız, bu konuyla alakalı bizi her gördüklerinde yetkili sendika olmamız hasebiyle doğal olarak söylemlerini ifade ediyorlar. İnşallah önümüzdeki süreçte gerek toplu sözleşme sürecinde, gerek kamu personeli danışma kurulları, kamu iktisadi kurulları gibi kurullarda bu konu tekrar gündeme gelecek, en azından masrafları belli bir sistematiğin üzerinde olan Büyükşehirler için ekonomik gelirlerle alakalı bir gündem karşımıza çıkmış olacak.” dedi.
MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’nin ‘Bakanlığın müfredatla alakalı yapılacak değişik taslağının yakında sivil toplum kuruluşlarına açılacağını ve onlardan görüş alınacağını’ ifade etmesinden memnun olduklarını belirten Duran, “Günümüzde teknolojik değişiklikler, iklim değişiklikleri, insanların yaşam şartlarının değişiklikleri, bazı ekonomik kaygılar gibi birçok nesnenin sadece insan hayatın değil eğitim öğretim gündeminde olduğu gibi şekillendirdiğini biliyoruz. Muhtemelen yeni oluşacak müfredatta afet kazanımı önemli bir yer kaplayacak…” dedi.
Duran, son dönemde uygulanan sınıfta kalma meselesini tekrar geri gelmiş olmasının ve Türkçe geçme notunun en az 70 olmasının özellikle Türkçe öğretmenleri tarafından olumlu bulunduğunu ifade etti.
UZMAN VE BAŞ ÖĞRETMENLİK SORUNU
Gündemin diğer önemli konusunun Uzman ve Baş Öğretmenlik sorunun olduğunu belirten Duran, “Meslek kanunu beklentimiz var.” dedi.
Duran; “Türkiye’de en son 2006 yılında yapılan uzmanlık sınavı ile birlikte o dönem yaklaşık 70.000-100.000 arasında arkadaşımız uzman olmuş. 2006’dan 2022 yılına kadar hiçbir şekilde uzman öğretmenliğin önü açılmamış ama 2022 yılında yeni bir kanunla çok basit kalmış bir kanunla Uzman ve Baş Öğretmenlik Sistemi tekrar geri gelmiştir.
Anayasa Mahkemesi’nin mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bir kısmını iptal etmesiyle birlikte özellikle uzman ve baş öğretmenlik dediğimiz Kariyer Sistemi tekrar ortadan kalkmış oldu. Türkiye’de 70.000 uzman öğretmen sayısının bugün 650.000 rakamına ulaşması tamamen eğitim birliğinin yoğun çabaları ve gayretleriyle oluşmuştur. Ama geldiğimiz noktada öğretmenlik meslek kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesiyle birlikte aslında yeni bir açmaza girilmiş oldu. Bu açmaz çözümü daha adil, daha nizamlı bir öğretmenlik meslek kanunu çıkmasıyla olabilir. Geçtiğimiz hafta itibariyle Milli Eğitim Bakanlığı ilgili sendikalara ve sivil toplum kuruluşlarına bu konuyla alakalı “Çalışmalarınızı yapın, bizimle paylaşın.” diyerek bir taslak paylaştı. İnşallah bu süreçte bütün arkadaşlarımızın, öğretmen arkadaşlarımızın, eğitim çalışan arkadaşlarımızın çok ciddi anlamda memnuniyetlerini üst düzeye çıkaracak bir meslek kanunu çıkacağını tahmin ediyoruz, öngörüyoruz.” diye belirtti.
“MAALESEF İSRAİL TERÖR DEVLETİ, TERÖR ÖRGÜTÜ”
Filistin ve Gazze Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olmamız hasebiyle, tam da gündemin ortasında, tam da bizi en çok ilgilendiren meselelerden birisi olarak Filistin ve Gazze meselesiyle alakalı ayrı bir parantez açmak istiyorum. Yaklaşık 100 gün oldu, hatta 100 günü de geçti. Maalesef İsrail terör devleti, terör örgütü öyle tabir edeyim, artık insanların gözünün içine baka baka her gün onlarca kişinin şehit olmasını, onlarca insanın katledilmesini gerçekleştiriyor ve birçok devlette bunu izliyor.
Bizler, 400.000 üyesinde Eğitim-Bir-Sen üyesi, 1 milyonun üzerinde de Memur-Sen Konfederasyonumuz üyesi olarak, dünyanın, hatta Türkiye’nin, hatta dünyanın en büyük sivil toplum kuruluşlarından biri olarak bu konuyla alakalı ses çıkarmamamız, gündem oluşturmamamız olmazdı. Aksa Tufanı ismi verilen süreç başladığı ilk günden beri takip ediyoruz. Biz, üç gün hastane bombalanması olduğunda da İsrail Konsolosluğu önünde sabaha kadar nöbetteydik.
Bizim Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif Onun için o meşhur şiirinin son dörtlüğüyle cümlelerimi noktalayayım.
Akif İnan Mescid-i Aksa şiirinin son dörtlüğünü şöyle bitirir:
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde götür,Müslümana selam diyordu,Dayanamıyorum bu ayrılığa,Kucaklasın beni İslam”
Biz Filistin meselesini, Müslüman coğrafyalar meselesini bir insani, İslami, bir vicdani mesele olarak gördüğümüz için Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olmamız hasebiyle her yerde gündeme getirdik ve getirmeye de devam edeceğiz.”
“Soru sormak isteyen kıymetli gazetecilerimiz olursa, bir soru cevap faslıyla programımıza devam edelim” diyerek sözlerinin tamamlayan Duran, gelen soruları da cevapladı.
“MEMURA GREV HAKKI’NIN VERİLMESİ VE SİYASET YAPABİLME HAKKI İÇİN DE TALEPLERİMİZ VAR”
kartalınsesi.org Gazatesi İmtiyaz Sahibi Yüksel Fırat‘ın sorduğu “Özellikle enflasyon süreci yaşıyoruz. Bundan dolayı toplu sözleşme sürecini öne çekme gibi bir talebiniz ya da gündeminiz var mı? Memur Toplu Sözleşeme Kanununda grev hakkı için çalışmanız var mı?” sorusuna cevaben şu ifadeleri kullandı:
İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Bilal Duran,”İşçiler çalıştıktan 6 ay sonra toplu sözleşme masasına oturuyorlar. Biz çalışmadan önceki iki yıl, yani biz 2024-2025 toplu sözleşme görüşmelerini 2023 yılının Ağustos ayında gerçekleştirdik. Bu anlamda takvimdeki sürecin işçilerin ve memurların aynı dönemde toplu sözleşmeyi görüşmeleriyle alakalı bir talebimiz var.
Türkiye’de sendikacılık işçilerle başladı, 1950’li yıllarda Türk İş’in kurulmasıyla. Memuriyetteki sendikalı süreç 2000’li yılların hemen başında başladı ve tam oturmamış bir yapı var. Önce biz toplu görüşmeler yapıyorduk. 2010 yılından sonra yeni bir kanunla toplu sözleşme gündeme gelmeye başladı.
Toplu sözleşmenin kanunlaşması çok kıymetli. O dönem söyledik, yine söylüyoruz. Ama bize göre eksik kalan kısımları olduğunu da ifade ediyoruz. Bir tarihle alakalı dediğiniz mesele sanki toplu sözleşme görüşmeleri öncesinde değil de süreç başladıktan sonra yapmak daha mantıklıdır. Çünkü Türkiye’de enflasyonun nereye gideceğini kestirilemiyor. İki toplu sözleşmemiz, bizim bir aylık süre içerisinde sıkıştırılmış durumda. 1 Ağustos’ta başlıyorsunuz, 31 Ağustos’ta bitirmek zorundasınız. 11 tane farklı iş kolumuz var. Bizim bu iş kollarının tamamının görüşmeleri bitirmiş ve her şeyi tamamlamış olması gerekiyor.
İşçilerde masada oturdunuz, bir konuda anlaştınız, süreç biiyor. Ama biz öyle değil. Toplu sözleşmede teklif edilen imza rakamını imzalarsanız masada oturduğunuz ve anlaştığınız konuları almış oluyorsunuz. Ama imzalamazsanız alamamış oluyorsunuz. Bununla birlikte kamu hakem heyeti dediğimiz kurulun daha adil bir sistemle yani kastım şu: Kamu hakem heyeti dediğimiz kurul 7 kişiden oluşuyor. Bunlardan 4’ü hükümet temsilcisi, 3’ü sivil toplum temsilcisi. Doğal olarak çoğunluk orada olduğu için onların söyledikleri netleşmiş oluyor. Bunu da bu anlamda ifade etmiş olayım.
Grev konusunda bizim hep talebimiz var. Memur grev hakkının verilmesi. Hatta biraz daha ileri götürelim, memurların siyaset yapabilme haklarının önün açılması ile alakalı bir gündemimiz var. Muhtemelen yeni toplu sözleşme ile alakalı kanun süreci başladığında tekliflerimiz arasında olacak.” şeklinde cevapladı.
Basın mensuplarına hediye takdim edilen organizasyon fotoğraf çekimi ile son buldu. Organizasyon için karsisav.com, kartalınsesi.org ve gunebakishaber.com gazeteleri olarak teşekkür ediyoruz.