Bugün çalan ders ziliyle birlikte 60 bin 600 resmi okulda yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1 milyon 250 bini aşkın öğretmen ders başı yapıyor. Yeni yıl okullarda her yıl olduğu gibi birçok sorunla açılıyor.
En büyük problem ise Eğitimde geçen yıl yapılan müfredat değişikliğinin ilk uygulamaları bu yıl 1’inci, 5’inci ve 9’uncu sınıfta hayata geçecek olması. Ve Uzun yıllardır eğitime yetersiz bütçe ayrılması nedeniyle okullar en temel ihtiyaçları için bile velilerin cebine bakarken iktidarın kamuda tasarruf tedbirleri, servislerdeki fiyatlar bu yıl eğitimde can yakacak.
Evrensel gazetesi “İlk Ders Yokluk” manşetiyle yaptığı haberde
Kamu okullarına 1 buçuk yıldır tek bir öğretmen ataması yapılmazken 25 yıl sonra ilk kez eğitim öğretim yılı öğretmen ataması yapılmadan başlayacak. MEB’in yeni genelgesiyle okullara gönderilen geçici süreli temizlik ve güvenlik görevlileri tasarruf gerekçesiyle sınırlandırılacak. Ödenek yetersizliğinde okullarda kırtasiye ve temizlik malzemeleri veliler vermezse olmayacak. Yıkılan birçok okul binası tamamlanıp yeni döneme yetiştirilmediği için on binlerce öğrenci birleştirilen okullarda sıkıştırılmış eğitime mahkum olacak. Birçok yerde taşımalı eğitim kaldırılırken her 4 çocuktan 1’inin okula aç gittiği Türkiye’de iktidar yine çocuklara 1 kap yemek vermeyecek. Tüm bu sorunlara gözünü kapatan MEB, gerici ve piyasacı müfredatı uygulamaya koyacak, 9 çocuğun can verdiği mesleki eğitim merkezleri (MESEM) yaygınlaştırılacak.
1.5 YILDA TEK 1 ÖĞRETMEN ATANMADI
750 bini aşkın öğretmenin atama beklediği Türkiye’de öğretmen açığı resmi verilere göre bile 100 bini aşmış durumda. MEB, 2023 ağustos KPSS puanı ile atamasını yapacağını duyurduğu 20 bin öğretmen atamasını halen yapmazken 2024’te atanacağı açıklanan 20 bin öğretmen de okullar açılmasına rağmen göreve başlayamadı. Yani MEB’in kendi planı olan 40 bin öğretmen ataması 1 buçuk yıldır yapılmadı. 25 yıl sonra ilk kez yeni bir eğitim öğretim yılı ve ders zili öğretmen ataması yapılmadan açılacak. Öğretmen açığı sorunu büyüyecek. Eğitim sendikalarının verilerine göre Şırnak’ta 3 bin, Urfa’da 12 bin öğretmen açığı var. Atama yapmayan MEB kölelik koşullarında güvencesiz ve asgari ücretin altında ücrete çalıştırdığı ücretli öğretmen alımına devam ediyor. 2024’te ücretli öğretmen sayısının 120 bini aşması bekleniyor. 250 bini aşkın özel sektörde çalışan öğretmen ise asgari ücret düzenine ve 10 No’lu iş kolu gerekçe gösterilerek patronların grev ve TİS haklarını gasbetmesine karşı ders başı yapacak.
TASARRUF VAR, TEMİZLİK YOK
Devlet okullarında kamuya ait binalarda verilen eğitim çok uzun süredir artık paraya tabi. Eğitime bütçeden ayrılan pay, okullara verilen ödenek her geçen yıl azalırken devlet okulları ihtiyaçları için velilerin cebine el atıyor. Kayıt ve bağış adı altında istenen paraların yanı sıra her yıl velilerden tahta kalemi, A4 kağıdı, temizlik malzemesi, tuvalet kağıdı ve havlu kağıt gibi malzemeler isteniyor. Okulların 3’te 2’sinde kadrolu yardımcı personel bulunmazken kamuda tasarruf gerekçesiyle İŞKUR’dan geçici personel alınması engellendi. toplum yararına program (TYP) ile okullara geçici olarak atanan yardımcı personel yerine işgücü uyum programı (İUP) ile okullara görevlendirilen temizlik görevlileri asgari ücretin altında bir ücrete 3 gün çalıştırılacak. Kalan 2 günde okulların temizliği yapılamayacak hijyen sorunu nedeniyle çocuklar sağlık sorunları yaşayacak. Bu personelin bile atanmadığı okullarda görevlilerin parası velilerden toplanacak emekçi mahallelerindeki okullar büyük sorunlarla karşı karşıya kalacak.
TAŞIMALI EĞİTİME DARBE
20 bin köy okulunu kapatan iktidar çeşitli nedenlerle eğitime erişim sorunu yaşayan öğrencilerin günübirlik olarak 25 yıldır en yakın okullara taşınmasına da sınırlama getirdi. Devletin çocukların eğitime erişim hakkını sağlama sorumluluğunun bir gereği olarak ortaya çıkan taşımalı eğitimin kaldırılması bu hakkın da gasbı anlamına gelecek. Taşımalı eğitim uygulamasının kaldırılmasıyla kırsal ve dezavantajlı bölgelerdeki öğrenciler eğitimden kopacak özellikle kız çocukları örgün eğitimin dışına düşecek.
ÇOCUKLAR AÇ, OKULLARDA YEMEK YOK
Türkiye’de çocukların 4’te 1’i, yaklaşık 5 buçuk milyon çocuk yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Okul çağındaki çocukların en önemli sorunlarından biri de sağlıklı beslenme. TÜİK verilerine göre, Türkiye’de okul çağındaki çocukların yüzde 8.5’inin kilosu yetersiz ve çocukların yalnızca yüzde 12’si her gün et, tavuk ya da balık tüketebiliyor. Yetersiz beslenme, çocukların sağlıklı gelişimi ve öğrenme kapasitelerini de olumsuz etkiliyor. Artan gıda fiyatları ve büyüyen yoksullaşmayla birlikte Türkiye’de okula aç gidip eve aç dönen çocuk sayısı her geçen gün artıyor. ‘Okullarda 1 öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek verilsin’ talebi de acil bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Yapılan tüm kampanya ve çağrılara rağmen MEB, tüm eğitim kademelerindeki okullarda öğrencilere ücretsiz yemek verilmesi talebini de görmezden geliyor.
OKUL BİNALARI NE DURUMDA BİLEN YOK!
Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de okul binaları da risk altında. Risk barındıran, depreme dayanıklı olmadığı için yıkılan okulların yapımı yıllar sürerken her gün yüzlerce öğrencinin içinde eğitim gördüğü binalar ne kadar güvenli bilen yok. Ne resmi makamlar ne eğitim sendikaları ne de meslek odaları okul binalarının ne durumda olduğunu biliyor. MEB veri açıklamadığı gibi bu konudaki sorulara da cevap vermiyor. Eğitim İş Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, kamu okullarının ne durumda olduğuna dair hiçbir kurumun bir şey bilmediğine dikkat çekiyor. MEB’in bu konuda veri açıklamadığını belirten Özbay, yetkililerin ‘okullarımız güvenli’ gibi sözlü açıklamalarını eleştirerek somut ve veri sunan bir rapor olması gerektiğini söylüyor. ‘Okul binalarımız güvenli’ açıklamalarının sözde kalmaması için MEB’e çağrı yapan Özbay “Tüm yurtta okulların kapısına aynı asansörlerde olduğu gibi binanın durumunu gösteren karneler asılsın. Böylece bu konu söylemde kalmaz, somut belgeli olur. Ama ‘binalarımız güvenli’ sözleri doğru olmadığı için bunu yapamazlar” dedi. 2 yıl önce Türkiye’de 4 bin 159 okulun deprem riski yüksek yerlere yapıldığı uyarısını yaparak bu okulların güvenli yerlere taşınması çağrısını yapan Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Genel Başkanı Hüseyin Alan, bu açıklamalarından sonra MEB’in kaç okulu yıktığı, taşıdığı ya da tadil ettiğine dair tek bir veri paylaşmadığını belirterek “Onun için şu anda durum ne bilmiyoruz. Çünkü veri yok. Ama kaygılar orta yerde duruyor” dedi. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İstanbul Şubesi Sekreteri Özer Or, fay hattı üzerine de doğru mühendislik yöntemleriyle sağlam binalar yapılabileceğine vurgu yapıyor. Türkiye’de okul binalarına ilişkin asıl sorunun verisizlik olduğuna işaret eden Or “Ne kamu binaları ne de şahıslara ait binalara ilişkin bir çalışma var. Ancak tahminler var tahminlere dayanarak da bir şey diyemiyoruz” dedi.
ÇOCUK EMEĞİ SÖMÜRÜSÜ SÜRECEK
Mesleki Eğitim Merkezleriyle (MESEM) öğrencileri 14 yaşından itibaren örgün eğitimden, okuldan koparıp patronlara bedava çocuk emeği olarak sunan MEB, açacağı meslek ortaokulları ile çocuk işçilik yaşını 10’a düşürecek. Paydaşlarım dediği patronların önerileriyle ‘mesleki ve teknik eğitim politika belgesi’ni hazırlayan MEB, mesleki eğitimi ilkokuldan itibaren teşvik edecek. 9 öğrencinin (çocuğun) patronlara çalışırken can verdiği MESEM’ler yaygınlaşacak, öğrenci (çocuk) işçi sayısı artırılacak. Sınıfta kalanlar, ne eğitim ne istihdamda olan çocuklar ile mülteci bireyler buralara yönlendirilecek. Meslek liselerindeki eğitim tamamen patronların isteği ve sermayenin ara eleman ihtiyacına göre dizayn edilecek. 7 ve 8. sınıf öğrencileri için zanaat atölyeleri kurulacak. Çalışma kampları gibi organize sanayi bölgelerine (OSB) pansiyonlu meslek liseleri kurulacak. OSB içindeki ve dışındaki özel meslek lisesi patronlarına öğrenci başına 57 bin TL’ye varan ödemeyle teşvik yağacak. Meslek edinme bahanesiyle çocuk işçiliği devlet eliyle yaygınlaşacak, eğitim sistemi çocukları sermayeye, piyasaya hizmet edecek köleler haline getirecek.
GERİCİ MÜFERDAT: EĞİTİMDE BİLİM YERİNE DİN
Tarikat ve cemaatlerle protokoller imzalayarak onları okullara sokan, ÇEDES ile okullara ‘manevi danışman’ adı altında imam atayan MEB, ‘Türkiye Yüzyılı Maarifi Modeli’ adıyla bilimsel ve laik eğitime temelden aykırı olan müfredatı hayata geçirmeye hazırlanıyor. Gerici ve piyasacı olan müfredat çocukların eleştirel düşünme becerisi önüne engeller koyarken değerler eğitimi adı altında itaat ve biat etmeyi telkin ediyor. Müfredatla birlikte sosyal bilimler derslerinin kapsamı daraltılırken din dersi sayısı ‘seçmeli’ bahanesiyle daha da artırıldı. Bununla da yetinilmeyerek çocuklara Türk-İslam sentezini dayatan özellikle Sünni İslam’ın öğretileri ders kitaplarına işlendi. Din derslerinin yanı sıra tüm ders kitaplarına İslami ögeler yerleştirildi, milliyetçi ve dini söylemler ders içeriklerinde baskın hale getirildi. Evrim teorisi gibi bilimsel gerçekler göz ardı edilirken bilimsel eğitimin niteliği de yok sayıldı. Birçok ders kitabının içeriği iktidarın siyasal-ideolojik bakış açısına göre hazırlandı. Ahlak ve değerler eğitiminde, kadının toplumdaki yeri geleneksel rollere indirgenerek toplumsal cinsiyet eşitliği yok sayıldı. Bu yıl okul öncesi, 1-5 ve 9. sınıflarda uygulanmaya başlayacak gerici müfredatın derhal geri çekilmesi için emek ve demokrasi güçleri seslerini daha da yükseltecek gibi gözüküyor.
TALEP VAR, ANA DİLİNDE EĞİTİM YOK
Yeni eğitim öğretim yılında Kürtçe eğitim talebi devam ederken, ana dilinde eğitimin sağlanmaması çocukları pedagojik açıdan olumsuz etkiliyor. Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi, öğretmen yetersizliği ve altyapı eksiklikleri nedeniyle seçmeli Kürtçe derslerine erişilemediğini söyledi.
10 YAŞINDA RESMİ ÇOCUK İŞÇİLİK
Okullar daha da paralı hale gelirken, emekçi ailelerin çocukları MESEM’ler eliyle çocuk işçi olmaya teşvik ediliyor. Son 1 yılda 9 çocuğun çalışırken can verdiği MESEM’lerdeki yaş sınırı MEB tarafından meslek ortaokulları ile 14’ten 10’a düşürülmek isteniyor.
DEPREM BÖLGESİNDE EĞİTİM İÇİN ÇİVİ ÇAKILMADI
6 Şubat depremlerinin üzerinde 19 ay geçti ama eğitim sorunları çözülmedi. Eğitim Sen’in Hatay Şube başkanı, Adıyaman Şube başkanı ve Maraş Şube başkanı anlattı: Yıkılan okulların yarısı bile yapılmadı, ihalesi yeni yapılanlar var. Kimi yerde 4 okul aynı binada birleştirildi. Konteyner okullar var, ikili öğretim sürüyor. Servis desteği yok. En temel ihtiyaç ücretsiz yemek ve ulaşım.