Emek Partisi Kartal İlçe Örgütü’nün dayanışma kahvaltısına katılan Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Memleket huzursuz. Sadece kılıç sallayan genç teğmenler değil, bu ülkenin işçileri, emekçileri, gençliği, huzursuz, üretici köylüleri huzursuz,” dedi.

Emek Partisi Kartal İlçe Örgütü’nün çağrısıyla Kartallılar dayanışma kahvaltısında buluştu. Kartallı emekçilerin, kadınların ve gençlerin buluştuğu kahvaltıya grevlerinin 25’inci günündeki MKB Rondo işçileri de katılım gösterdi.

Kahvaltıda MKB Rondo grevindeki işçiler adına bir konuşma yapan  Ufuk Toprak “Tuzla Kimya Sanayi’de çalışma koşullarının iyileştirilmesi için iki yıllık bir görüşmenin ardından anlaşma sağlayamayınca bir isyanı ateşledik. Görüşmeler boyunca taleplerimizden asla taviz vermedik. Eninde sonunda bu mücadeleyi kazanacağımızı biliyoruz. Kazananlar emekçiler olacak, işçi sınıfı olacak. Yaşasın sınıf dayanışması!” diyerek duygularını paylaştı.

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan’ın konuk olduğu kahvaltıda Bayhan yaptığı konuşmada; “İstanbul’un bir ucundan Tuzla  MKB Rondo işçisi diğer ucundan Çatalca Polenez işçilerinin devam eden iki grevi ve direnişi; bize Türkiye’nin toplam haritasını gözümüzün önüne getirdiğimizde az çok Türkiye’nin fotoğrafını gösteriyor.

Türkiye’nin  dört bir yanında irili ufaklı mücadelelerle işçiler emekçiler bir yandan ucuz iş gücü sömürüsüne karşı insanca yaşayacak çalışacak bir ücret için mücadele veriyorlar.

Bir yandan enerji tekellerinin sömürü ve yağmasına karşı yer altı yer üstü kaynaklarına sahip çıkmak için mücadele veriyorlar.

Bir yandan şimdi yeni tekrar büyük bir kapsamda gündeme getirilen Orta Vadeli Programda da yer alan Türkiye kapitalizminin yeni atağı diye önümüze konulan Organize Sanayi Bölgelerinin yeniden inşasında; büyük bir çevre ve doğa katliamına karşı mücadele verecekleri bir saldırıyla yüz yüze kalıyorlar.

Kadınlar bu ülkenin özellikle işçi-emekçi kadınları hem sömürülüyorlar hem şiddete ve kadın cinayetlerine karşı mücadele veriyorlar,” dedi.

Bayhan konuşmasının devamında “Memleket huzursuz. Sadece  kılıç sallayan genç teğmenler değil bu ülkenin işçileri, emekçileri, gençliği, huzursuz, üretici köylüleri huzursuz. Ve o huzursuzluklarını da parça parça direnişlerle mevzi mücadeleleriyle hak mücadeleleriyle dile getiriyorlar.

Türkiye’nin 2010 yıllarından bu yana Türkiye’nin genelinde sadece bir sektör  açısından değil ama en yaygın işçi emekçi mücadelelerine tanıklık ediyoruz.  İşçilerin emekçilerin, kadın ve gençlerin parçalı ve bölükte olsa  mevzi mücadelelerine tanık olmaya ya devam ediyoruz. Bu mücadele büyüyecektir. Bu daha da çoğalacaktır.  Bunun iki nedeni var:  Türkiye’yi yöneten Cumhur İttifakı, sermaye düzeni önümüzdeki 3 yıllık Orta Vadeli Programlarında bu ülkenin emeğiyle alın teriyle geçirenlerine huzur yok diye ilan etti.

Oradan sürekli sabır istiyor, fedakarlık istiyor, sürekli dişinizi sıkın diyor. Düzelecek, düzelecek ha düzeldi ha düzelecek diyerek. Kah Mehmet Şimşek’ten bunu duyuyoruz, kah çalışma bakanından bunu duyuyoruz. Kah Erdoğan’ının kendisinden bunu duyuyoruz.

Çünkü bu ülkenin on milyonlarca işçi ve emekçisine vaat edecekleri tek şey bu. Bu düzende ucuz emek sömürüsü, doğal katliamı yeraltı yer üstü zenginliklerimizin katliamı devam edecek.

Ekonomisi ve politikası bu iki temel ayağı dayanan bir sermaye iktidarı bir sermaye hükumeti değil Türkiye’de  dünyanın neresinde olursa olsun kendi ülkesindeki işçi emeklilere hiçbir şey veremez. İyi bir yaşam adına bir şey veremez. Huzurlu bir yaşam adına bir şey veremez. Geleceği açısından barış kardeşlik içerisinde istikrarlı bir gelecek açısından bir şey vaat edemez. Sadece sabır vadeder, dişinizi sıkın de fedakarlık vaat eder.

Şimdi bunu bunu değiştirmemiz lazım, bunu durdurmamız lazım, engellememiz lazım, bunu yıkmamız lazım.

Ama hepimiz tartışıyoruz nasıl olacak? Nasıl oluyor: İşte bu direnişler grevler ve tek tek verilen mevzi mücadeleleri ve orada biriken deneyi tecrübe; Aslında bize bu işi nasıl olacağını güncel olarak gösteriyor. 200 yılın tarihi de bize bunu yolunu gösterdi.

Yüzyılın başında da bunu tüm dünyanın işçi ve  emekçilerinin temsilcileri bir kez daha ilan ettiler dediler ki, ‘Bütün dünyanın işleri ezilen halkları birleşiniz!’