Perşembe, Ekim 17, 2024
Ana SayfaGENELDEVRİMCİ "KENT HAKKI" NEDİR? TARTIŞMASI

DEVRİMCİ “KENT HAKKI” NEDİR? TARTIŞMASI

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 2.BKB Temsilciliği’nin “Karanlıklar Gidecek Gezi Kalacak” şiarı ile” düzenlediği “Gezi Nöbeti”nin 71.etkinliğinin konuğu Doç. Dr. Mimar Gül Köksal oldu. “Kent Hakkı Ne Değildir” diyerek devrimci “kent hakkı” nedir? sorularına odaklandı.

Yüksel Fırat/Maltepe

Doç. Dr. Mimar Gül Köksal’ın TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 2.BKB Temsilciliği’inde Kent Hakkı üzerine gerçekleştirdiği sunumu “Kent Hakkı Ne Değildir” diyerek sorunu farklı bir bakışla sundu.

Maltepe’de TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Anadolu 2.BKB Temsilciliği’nde düzenlenen etkinliğe oda üyeleri ve kent hakkı konusunda duyarlı kişiler karılırken, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube sekreterimiz Ahmet Erkan’da dinleyici olarak katılıp Köksal’a plaket verdi.

Doç. Dr. Mimar Gül Köksal Mart 2024 ayından bu yana, Cumartesi günleri Evrensel gazetesinde kent hakkını ve bu hakla ilgili vakaları mesele ettiğini belirterek, sunumunu  gazetedeki bir yazısında olduğu gibi tersten olumsuz bir yerden negatif bir yerden anlatacığını söyleyerek başladı sunumuna.

Gül Köksal, “İşaret ettiğim kent hakkının ne olmayacağına, daha doğrusu nasıl olamayacağına değinmeye çalışacağım. Mevzuyu bu şekilde negatif bir başlıkla, neredeyse olumsuzlayan bir yerden ele alma nedenim de; Gerek ana akım gerekse de muhalif ortamlarda olagelen kent hakkı ifadelerini biraz daha tartışmaya açabilmek…” dedi.

Sunumu görseller üzerinden aktaran Gül Köksal, “Bu fotoğraf aslında işte İstanbul’un ya da Türkiye’nin çeşitli yerlerini görebileceğimiz bir fotoğraf bir yıkım olmuş evinde bazı yapı malzemeleriyle ya da evden çıkardığı bazı aletlerle eşyalarla kara kara düşünen insanlar bu bir kentsel dönüşüme ilişkin bir fotoğraf da olabilir deprem sonrası bir alana ait fotoğraf da olabilir. 

“Kent Hakkı” şudur budur gibi şeyler söyleniyor ama aslında, esasında bizler eşit adil bir kentleşme için mücadele veren bu salonda olan bu salonların dışında da yer alan ve işte bir arada olmamıza da sebep olan Gezi sürecinde de konuştuğumuz şey muradımız neydi bu ikisinin arasındaki yani Kentte İnsan Hakları ile Kent Hakkı ayrımı gösterebilmektir.

MÜLKİYET HAKKINI DA TARTIŞMAYA AÇAN BİR KENT HAKKI

Ağırlıklı olarak Henri Lefebvre’e atıfla kullanılan kent hakkı, kent kaynaklarına erişim ve kent kararlarına katılım ile sınırlı bir hak olarak tanımlanmıyor. Kent hakkı sermaye birikimi lehine hizmet eden bir kentleşmeye karşı mülkiyetten bağımsız, işgal-kendine mal ederek, kentin kullanım değeri odaklı dönüşümüyle birlikte bireylerin kendilerini dönüştürme haklarını da içeren ortak ve çok katmanlı bir hak karşılığını taşıyor. Bu hak Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa Birliği (AB) vb. kurumların vardırdığı gibi, kapitalizmin bekasına yarayan bir boş gösterene dönüşen reformcu bir hak talebini de işaret etmiyor. Nitekim adı geçen kurumlar kent hakkını genel olarak kentli hakkı olarak ifade ediyor ve bir talep siyasetine indirgiyor.

Hossein Sadri’nin “Kent Hakkından Kentte İnsan Haklarına” başlıklı makalesi, “kentte insan hakları” başlığı ile BM, AB gibi kurumların; “kent hakkı” başlığında da Henri Lefebvre’in yaklaşımını gayet net bir biçimde tablolaştırıyor. Tabloyu şöyle açalım;

Kentte İnsan Hakları; insanları belli gruplar üzerinden ele alan bir haklar zinciri iken,

Kent Hakkı; radikal bir paradigmayı amaçlayan kolektif bir haktır.

Kentte İnsan Hakları; güç ilişkilerini hukuki bir çerçeve ve ahlaki taahhütlerle sınırlandırırken,

Kent Hakkı; güç ilişkilerini yeniden yapılandırmayı hedefler. Zira kentsel mekânı güç ilişkileri biçimlendirir.

Kentte İnsan Hakları; mekânın denetimine kentte yaşayanları katmayı ifade ederken,

Kent Hakkı; mekânın denetimini sermaye ve devletten alıp kentte yaşayanlara teslim etmeyi hedefler.

Kentte İnsan Hakları; kentlilerin yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din, etnik köken, gelir düzeyi vb. nedeniyle ayrımcılığa uğramaması gerektiğini ifade ederken,

Kent Hakkı; kentlilerin farklılıklarının ortaya koymayı ve bunlarla yüzleşmeyi hedefler.

Kentte İnsan Hakları; kırılgan ve dezavantajlı gruplara yönelik önlemler almayı ve pozitif ayrımcılığı öncelerken,

Kent Hakkı; hâkim sınıf tarafından üretilen sosyal, ekonomik ve politik düzene karşı koymak için bireylerin kolektif eylemler oluşturma kapasitesini önceler.

Kentte İnsan Hakları; karşılıklı toleransı arzu eder,

Kent Hakkı; farklı olma hakkıdır.

Kentte İnsan Hakları; talebi, insan haklarının her insan için minimum standartlar seviyesinde olmasıyla sınırlıdır ve mağduriyetleri gidermeyi amaçlar.

Kent Hakkı; bir haykırış ve bir politik dönüşüm talebidir.

Kentte İnsan Hakları; kent imkânlarına eşit erişimi hedefler,

Kent Hakkı; kenti değiştirme hakkıdır.

Kapitalist kentleşme politikalarına sermaye birikimine hizmet eden bir kentleşmeye karşı mülkiyet hakkını da tartışmaya açan yeri geldiğinde işgal, kendine mal etme, –Gezi de öyle bir şeydi- mücadelesi olarak ele almak gerekiyor.

Her şey artık bir kentsel dönüşüm adı altında söyleniyor. Yani bir yapının yıkılıp yerine yapılması bile kentsel dönüşüme girdi. Aslında kentleri yıkmadan, yerinde iyileştirerek onararak kentsel ortamı daha nitelikli hale getirerek, birtakım işler yapabilecekken; Artık her şeyin yıkıp yeniden yapıldığı o sırada işte, imar politikalarını sürekli müdahale gördüğü imar barışların, imar aflarının ortaya girdiği bir takım usulsüzlüklerin de herkese yayıldığı, yani bir tür suçun herkese yayıldığı bir süreç yaşanıyor.

DEVRİMCİ, DÖNÜŞÜMCÜ BİR KENT HAKKI

Gül Köksal metanın üretildiği kentin zaman içinde kendisinin de bir metaya dönüştüğüne dikkat çekerek; “Kentin kullanım değeri, yani mülkiyetten de öte hepimizin eşit adil bir şekilde kullandığı ayrımsız bir şekilde ve bütün bunları yaparken aslında bireyin ve toplumun da yaşamını dönüştürdüğü değiştirdiği bir yerden Kent Hakkını tarif ediliyoruz.  Çok katmanlı çok boyutlu bir hak. Hani şu anki koşullarımıza bakarsak işte Türkiye istanbul vesaire yani çok böyle ütopik bir şeyden söz ediliyor gibi gelebilir. Ama ben hep şöyle düşünüyorum Biz ne kadar yüksek bir yerden bir politika kurarsak, bir düşünce geliştirirsek; Bize sunulan imkanlarla kabul etmemize rıza göstermemize yönelik hareket eden sisteme karşı biz, onu daha sola daha adil bir yere çekebilme imkanını taşırız. O yüzden bu kavramların içini doldurmak bize bağlı. bBzim taleplerimize sözlerimize bağlıdır.”

Çünkü kavramlar çok rahatlıkla içi doldurulabiliyor Fakat aynı zamanda da çok rahatlıkla bir boş gösterene, içi boşalmış bir şeye de dönüşebiliyor. Şimdi işte Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği gibi aslında hani eşit adil kentleşme adı altındaki çeşitli kurumların işleyiş biçimi genel anlamda işte kapitalizmin bekasına yarayan bir tür reformcu yani sistem içi onarım yapan, sistemin aksayan yerlerini bir yara bandıyla kapatarak aslında toplumsal muhalefeti de sindiren rıza üretimini arttıran politikalar oluyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok yerinde büyük büyük kentlerde mega kentlerdeki eşitsizlik adaletsizlik süreçleri gözümüze çarpıyor.

Şimdi “insan hakları” belirli gruplar üzerinde bir haklar zinciri olarak tarif eden derken aslında “Kent Hakkı” dediğimiz işte devrimci dönüşümcü olan bir kent hakkı diyoruz. Radikal bir paradigmayı hedefleyen kolektif bir hak olarak tarif ediliyor ediyoruz. Kentte “insan hakları” tarifi güç ilişkilerini bir hukuk çerçevesinde ahlaki taahhütler sınırlandırır. Aslında “Kent Hakkı” güç ilişkilerini yeniden yapılandırmayı yani ilerini altüst etmeyi ezen ezenin ilişkisini dönüştürmeyi hedefliyor ve Çünkü kentsel mekan aynı zamanda güç ilişkilerini de biçimlendiriyor ve kuruyor.

Gül Köksal, hukuki çerçevenin de  neredeyse uygulamadığını Gezi Tutsakları ile örnekledikten sonra, “Kentte İnsan Kakları hukuki çerçevede mekanı denetimli kentte yaşayanları da katmayı hedeflerken yani burada bir düzenleme yapılacak ve kent de buna katılsın derken; Bizim tarif ettiğimiz devrimci bir Kent Hakkı talebi mekanın denetimini sermaye ve devletten alıp kentte yaşayanlara teslim etmeyi hedeflemektedir. Kurduğumuz bizim yönettiğimiz bir yeri tarif diyor.

Şimdi bu belgelerdeki Kentte İnsan Hakları kentlileri yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din işte etnik köken gelir düzeyi falan gibi ayrımların nedeniyle ayrımcılığa uğramaması gerekir derken; Devrimci dönüşümcü olan Kent Hakkı tam aksine bu farklılıklarla biz bir arada olacağız. Çünkü bu farklılıklar eğer bir adaletsizlik yaratıyorsa, eşitsizlik yaratıyorsa, bu da kentin meselesi olacak. Yani bunu nötrleştirmek değil bu farklılıklarla birlikte olmayı esas alacağız.

Belgelerdeki Kentte İnsan Hakları işte dezavantajlı gruplara yönelik önlemler alalım potik ayrımcılık vesaire yapalım derken; Devrimci Kent Hakkı hakim sınıf tarafından üretilen sosyal ekonomik politik düzene karşı koymak için bireylerin Kolektif eylemler oluşturma kapasitesini de önceler.

Kentte İnsan Hakları karşılıklı toleransı arzu ederken  Kent Hakkı, farklı olma hakkıdır. Farklıyız da hiçbirimiz aynı değiliz aynı olmak zorunda da değiliz. 

Kentte İnsan Hakları talebi, insan haklarının her insan için minimum standartlar seviyesinde olmasıyla sınırlıdır ve mağduriyetleri gidermeyi amaçlar. Kent Hakkı bir haykırış ve bir politik dönüşüm talebidir. Aynı Gezide olduğu gibi. Ve bugün hala Gezi’nin bir tehdit unsuru olmasının nedeni de burada yatıyor. Çünkü orada başka bir yaşam kısa bir süre olsa da kuruldu. Kentte İnsan Hakları belgeleri işte bütün bu imkanlara eşit erişimi falan derken, devrimci Kent Hakkı kenti değiştirme dolayısıyla kendimizi değiştirme toplumu değiştirme ve başka bir yaşam alanı,  başka bir dünyay,ı başka bir mekansallı da kurabilmeyi önceleyen bir isyan bir çığlık olarak da tarif ediyor. 

Şimdi bu tablodaki örnekler işte ikisi arasında yani Kentte İnsan Hakları ile devrimci dönüşümcü Kent Hakkı işte belgelerde geçen daha böyle reformist onarım olan, hak arasındaki farkları işte nitelik nicelik kim için vesaire üzerinden burada görüyorsunuz ayrıştırıyor, parçalıyor. Aslında devrimci Kent Hakkı bunu bütünleştirir. Çünkü ayrımsız görüyor hayvanları da doğayı da insanları da kadını da, LGBTİ, göç vb. birbirinden ayrılmadan bunu bütünleştirir.

Kentte İnsan Hakları bütünü içerisinde normatif hukuka dayalı bir şey söylerken; Kent Hakkı radikal olana politik ve felsefi olarak yabancılaşmaya karşı bir alternatiften söz ediyor. Diğeri hukuki bir haktan söz ederken, Kent Hakkı egemen sınıfın üstünlüğünü sağlayan nitelikleri ortadan kaldırmayı söylüyor. Diğeri mülkiyete dayalı liberal sistemde demokratik bir yurttaşlık derken; Kent Hakkı karşı hegemonya kurabilme güç ilişkilerini değiştirebilme ve bunu mekan üzerinden mekana dönüştürmek suretiyle yeniden tesis edebilme anlamın geliyor.

Gül Köksal sunumu şöyle özetledi; “Bunu aslında radikal devrimci dönüşümcü Henri Lefebvre’de tarif ettiği daha sonra Hossein Sadri’nin  kent alanında çalışan Marksist düşünürlerin de söylediği üzere; kapitalizmi kabul etmeyen, devrimci dönüşümü hedefleyen bunun için gündelik hayatı mesele eden, gündelik hayattaki sorunları da mesele eden, -çünkü gündelik hayatlar aslında bütünü oluşturuyor- ve bunu dönüştürerek politik ilişkileri de dönüştüren aynı işte bu salondaki mücadele yapan insanlar bizlerin yaptığı özel mülkiyeti sonlandırmak isteyen kamusallığı öne çıkaran müşterek değerleri koruyan mekanın dönüşüm değeri yerine kullanım değerini isteyen; Talep siyaseti yani egemenlerden bir şey talep etmek yerine bir mücadele zemini kuran, sistemle uzlaşma yerine kök sorunları dönüştüren esas sorunlar neyse o sorunlara yönelik bir yönelik bir ortam inşa etmeye çalışan, politik zemini bulmaya çalışan ve bunu mekan üzerinden ele alan, bunu arzu ederken de “Kent Hakkı” kavramının karar vericiler tarafından araçsallaştırılması boş gösterine dönüştürülmesi, içinin boşaltılması, sorunun çözülüyor gibi gösterilip bir yere taşınması, görünmezleştirmesi. Katılımcılığı bilgi verme noktasına indirgemek yerine; Aslında yetki devrine yani yurttaş yönetimine dönüştürecek şekilde emek ekoloji doğa türler etnisite kadın lgbti gibi bütün mücadeleleri mekanda bütünleyen ve bütün hepsini bir hak bütünü çerçevesine gören bir haktan söz ediyoruz

Kartalin Sesi
Kartalin Sesi
Kartal'ın Sesi Gazetesi yazarı
İLGİLİ HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

En çok okunanlar

Son Yorumlar

Imam Ali Türkan Açık OCAK 2022 SENDİKA İSTATİSTİKLERİ
İmam Ali Türkan Açık HASAN ALİ YÜCEL
İmam Ali Türkan Açık  6284
Seçkin Alper Tamer Açık Kartal’da Emeklilikte Adalet Çağrısı
Zehra Sayar Açık Yılbaşı
Deniz Özlem Er Açık Yılbaşı
Veysel Yiğit Açık İBB’den Kartal’a 3. Kreş