Bursa’da “Bursa’nın Kanayan Yarası Nilüfer Temiz Aksın” çağrısıyla sosyal medya hesabıyla kurulan platform, Nilüfer Çayı için mücadele etmektedir.
Yüksel Fırat/Karacabey
9 aydır Nilüfer Çayı temiz aksın diye çabalayan “Bursa’nın Kanayan Yarası Nilüfer Temiz Aksın” platform sözcüsü İlhan Düzen;
“Bursa Nilufer Çayı bundan 40-50 yıl oncesi içilebilir düzeyde temiz akıyordu ve birçok balık çeşidi vardı. Günüzde sanayinin gelişmesi ile birlikte çok aşırı derecede kirlenmiştir. Bizler bu grup sayesinde bu kirliliğe dur demek istiyoruz. Sizlerinde destekleri katılımları ve paylaşımları sayesinde inşallah Nilüfer Çayı temiz akacaktır” dedi.
“Bursa’nın Kanayan Yarası Nilüfer Temiz Aksın” platformu bu çabayı gösterirken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu bir kez daha bir araya geldi. Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında toplandı.
Bakan Yardımcısı Varank, “Belediyeler ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi’nin kirlilik yükü azaltılamadı. Gelinen süreçte, ileri arıtmaya yönelik dönüşüm oranının bugüne kadar sınırlı (yüzde 0,7) bir artış gösterdiği gözlendi. Marmara Denizi’ne deşarj edilen azot-fosfor kirlilik yükünde çok sınırlı azalma sağlanabilmiş, ayrıca yayılı kaynak kirliliğini önlemeye yönelik olarak yapılması gereken yapay sulak alanlar da fiziki imkansızlıklar nedeniyle yapılamamıştır. 2021 yılında yaşanmış olan müsilaj afetinin tekrar yaşanmaması adına gelinen nokta göz önünde bulundurularak acil alınması gereken tedbirleri ele aldık” diye konuştu.
Son günlerde, Marmara Denizi’nde müsilaj emarelerinin ortaya çıkması üzerine Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu bir kez daha bir araya geldi. Bilim kurulu üyesi akademisyenler, Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında toplandı.
“Kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik baskısı sonucunda müsilaj oluşuyor”
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Yardımcısı Varank, müsilaj oluşumunun üç temel nedene dayandığını belirterek, “Denizdeki sıcaklığın yükselişi, denizin durağanlığı ve artan kirlilik, özellikle azot ve fosfor artışı ile müsilaj oluşuyor. İlk iki madde bütünüyle iklim değişikliğine bağlı ve bununla doğrudan mücadele etme şansımız bulunmuyor. Ancak uyum sağlayabiliriz. Üçüncü maddede ise özellikle kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik baskısı sonucunda müsilaj oluşuyor” dedi.
Varank, son günlerde Marmara Denizi’nin genelinde, deniz yüzeyinden 5 ila 25 metre arasında değişen derinliklerde müsilaj oluşumuna dair, bilim insanları ve balıkçılar tarafından Bakanlığa ihbarlar geldiğine dikkat çekti.
“Marmara Denizi’nin kirlilik yükü azaltılamadı”
Bakan Yardımcısı Varank, “Belediyeler ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi’nin kirlilik yükü azaltılamadı. Gelinen süreçte, ileri arıtmaya yönelik dönüşüm oranının bugüne kadar sınırlı (yüzde 0,7) bir artış gösterdiği gözlendi. Marmara Denizi’ne deşarj edilen azot-fosfor kirlilik yükünde çok sınırlı azalma sağlanabilmiş, ayrıca yayılı kaynak kirliliğini önlemeye yönelik olarak yapılması gereken yapay sulak alanlar da fiziki imkansızlıklar nedeniyle yapılamamıştır.”
Yani, Bursa’da Uludağ’dan başlayıp, Bursa Ovası’ndaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı, katı atık ve sanayi atıkları nedeniyle Marmara Denizi’ni kirletmeye devam edecektir. 30-40 yıldır her sene daha da artan kirlilikle Nilüfer Çayı’nın altı dip çamurla da doldu.
Nilüfer Çayı’ının temiz akması için büyükşehir ve ilçe belediyelerinin valiliğin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nün, DSİ’nin ve tüm birimlerin ve kurumların girişimlerde bulunması gerekiyor.
Ancak Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank Marmara Denizi’ne kıyısı bulunan belediyelerin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi’nde kirlilik yükünün azaltılamadığını ileri sürdü.
Fatma Varank, tarımda kullanılan gübrelerin azot, fosfor içeren atıkların toprakta kullanılmasının engellenmesi konusunda ise çok sınırlı azalma sağlandığını belirtmektedir.
Nilüfer Çayı, siyaha boyanmaya devam ediyor
Nilüfer Çayı, evsel, sanayi ve tarım atıkları nedeniyle siyaha boyanmaya devam ediyor. Havzasında birçok sanayi bölgesinin bulunduğu çayda, kirlilik nedeniyle canlı yaşamı ve bölgedeki tarım ve hayvancılık olumsuz etkilendi.
Marmara Denizi, Marmara Bölgesi’nin foseptik çukuru haline dönüşmüş ve her geçen gün oksijen oranı azalırken Nilüfer Çayı bu süreci daha da hızlandırmaktadır.
Marmara Denizi’ne yakın bir bölgede Çapraz Çayı’yla birleşerek Karacabey Longoz’un yanında Marmara Denizi’ne dökülen çay deniz salyası olarak dönüyor tüm Marmara’ya”