Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, Maltepe’de anıldı
Maltepe Belediyesi, gazeteci-yazar Uğur Mumcu’yu, bombalı saldırıyla katledilmesinin 30. yılında düzenlediği programla andı.
Gazeteci-yazar Nazım Alpman’ın moderatörlüğünü üstlendiği “Uğur Mumcu Anması”, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Program Uğur Mumcu’nun hayatını anlatan belgesel film gösterimiyle başladı. Ardından Uğur Mumcu ile aynı dönemlerde gazetecilik yapmış Nazım Alpman, Zafer Arapgirli ve Serpil Yılmaz konuşmacı olarak sahneye çıktı.
MESLEĞİN YÜZ AKIYDI
Zafer Arapkirli, Mumcu’nun bu toprakların, bu ülkenin yetiştirdiği en değerli insanlardan biri olduğunu ifade ederek “Değerli bir hukukçuyu, mesleğimizin yüz akı, adeta bizim meslek mensupları için bir deniz feneri niteliğindeki rahmetli Uğur Mumcu ağabeyimizi, ustamızı anacağımız bu gecede bizi davet ettiği için Başkan Ali Kılıç’a teşekkür ederim.” dedi.
MUMCU CİNAYETİ SİYASİ BİR CİNAYETTİR
Mumcu cinayetinin cumhuriyet tarihinde işlenmiş cinayetler içinde belki de en çok yürek yakan cinayetlerden biri olduğunu belirten Arapkirli sözlerine şöyle devam etti: “Mumcu’nun öldürülmesi sadece bir insanın öldürülmesi yani düz bir cinayet sayılmadı. Hiçbir zaman öyle saymadık. Bir siyasi cinayettir kuşkusuz çünkü siyasi bir kimliği, kişiliği ve Türkiye’nin siyasetine tarihine dair çok önemli izler bırakan bir şahsiyeti kaybetmiş olduk. Mumcu’nun öldürülmesi aynı zamanda menfur bir gazeteci cinayetiydi. O güne kadar işlenmiş pek çok gazeteci cinayeti vardı. Cumhuriyetin tarihinde bu topraklarda fikirlerinden, yazılarından, savunduklarından dolayı öldürülmüş çok sayıda gazeteci vardı ama Mumcu’nun öldürülmesi bambaşka bir anlam daha içeriyor, çünkü Mumcu’nun katili kim sorusu sorulduğunda ve bu soruşturma sürecinde hep okuduğumuz, yaptığımız haberlerde katilin aslında birbirinden çok farklı odaklar olabileceğini tartıştık. Bu da tabii milyonlarca insanın çok sevdiği, çok güvendiği bir insanın çok sayıda düşmanı olabileceğini gösteriyor. Ama o düşmanların ortak bir özelliği var. O düşmanlar hep rahmetli Uğur Ağabey’in tekerine çomak soktuğu suç örgütleri, şer odakları, toplum düşmanı, insanlık düşmanı ama en önemlisi de Cumhuriyet düşmanı olmalarıdır. Mumcu’nun yazılarında ve konuşmalarında sıkça kullandığı bir ifade vardı. Ben bir Kuvayı Milliyeci’yim derdi. Bu toprakları, cumhuriyeti, bu toprakların insanını seven, onların sorunlarını kendine dert edinen ve bu ülkenin sorunlarını çözmek üzere yol gösterici çaba içinde olan bir aydın, hukukçu, gazeteciydi.”
MUMCU’YLA ANISINI PAYLAŞTI: “SARI BASIN KARTINI MUMCU’NUN ELİNDEN ALDIM”
Arapkirli, Mumcu’yu şahsen tanıma onuruna eriştiğini aynı kurumda cumhuriyet gazetesinde usta çırak ilişkisiyle birlikte çalıştığını paylaşarak “Sarı Basın Kartı’nı elinden almış olmak benim için tarif edilemez bir onurdu. O kartı halen onurla taşıyorum. “ diye konuştu.
DEVRİMLERİN SIKI BİR TAKİPÇİSİYDİ
Serpil Yılmaz, Mumcu’nun cumhuriyet devrimlerinin sıkı bir takipçisi olduğunu, özgür yayıncılık mücadelesini gençlik yıllarında kafasına koyduğunu, araştırmacı gazetecilik kavramıyla bu kadar örtüşen başka bir gazetecinin olmadığını söyledi.
Mumcu’nun vefat ettiği gün İstanbul’da Milliyet gazetesinde çalıştığını anlatan Yılmaz “O gün öyle kendiliğinden bir şey olmuştu ki bir pazar günü Ankara kar altındaydı. Haber geçtiği anda hemen kahvaltı masasından fırlayıp kalkıp Milliyet gazetesine gittim. Aynı refleksi İstanbul’da binlerce insan göstermişti. Cumhuriyet gazetesinin önüne gelmişti. Gazetecilerle halkın duygusunu iç içe geçiren şey neydi? “diye sordu. Yılmaz, Mumcu davasının
bu yıl aydınlatılmazsa zaman açımından düşeceğini anımsatarak, Mumcu’nun kendisini tanımladığı köşe yazısını okudu.
Programın kapanış konuşmasını yapan Ali Kılıç, Mumcu’yu saygıyla anarak bu acı olayların bir kez daha yaşanmaması temennisinde bulundu.
‘UĞURLAR OLSUN’ U HEP BİRLİKTE SÖYLEDİLER
Daha sonra sahne alan müzisyen Hüseyin Ay, Selda Bağcan’ın Uğur Mumcu için yazdığı “Uğurlar Olsun” isimli ağıtı, “Yiğidim Aslanım Burada Yatıyor” isimli eseri söyledi.