Yüksel FIRAT
Kartal Yakacık Bayram Demirkol Parkı’nda eğitimci-şair-yazar Niyazi Yaşar’ın moderatörlüğünde yazar Ayşe Övür’ün gerçekleştirdiği sunum ile 5 gün sürecek olan Kartal “Edebiyat Günleri” başladı.
Etkinliğin ilk konuğu Ayşe Övür ve Niyazi Yaşar “Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Edebiyatımızda Kadın” konusunun ele aldı.
Niyazi Yaşar etkinliğe Ayşe Övür’ü tanıtarak başladı.
Yaşar; “ Arkeoloji, sosyal bilimler ve ayrıca yazarlık konusunda ve sevgili Ayşe Övür’ün “Sahra 1911” ve Botter Apartmanı olmak üzere iki kitabı bulunuyor. Son on yıl içerisinde okuduğum genç yazarlar grubunda ciddi olarak değer verdiğim, onur duyduğum bir yazardır” dedi.
Ayşe Övür Sahra 1911 romanından hareketle konuyu ele alırken ilk olarak göçmen sorununa ve kadın köleliğine dikkat çekti.
“HİÇ BİR YERE KENDİNİ AİT HİSSETMEME ASLINDA GÖÇMENLERİN YAŞADIĞI BİR AİDİYETSİZLİK DUYGUDUR”
Ayşe Övür’ün yaşamından kesitler ve göçmenlik
Övür, “Ben göçmen bir aileden geliyorum. Anne tarafım Kafkasya göçmeni, baba tarafım ise Bulgaristan göçmeni. Çocukluğumdan beri göçmen travmalarıyla, göçmenlerin sorunlarıyla yani topraklarından köklerinden kopmaları, yeni bir toprağa gidip burada yeniden kökleşmeye çalışmaları sorunları ile hep büyüdüm. Anne tarafım Çerkez ve Çerkezce konuşuyor. Babam da Türk ve Türkçe konuşuyor. Bu iki dilin ortasında yetişmiş bir İstanbulluyum. Kendimi İstanbullu bir yazar olarak kabul ediyorum.”
Övür, Sahra 1911 romanında esas olarak aidiyetsizlik sorununu ele aldığını belirtirken; “Sahra 1911 romanını, bir göç, ait olduğu topraklardan koparılma ve yeni bir toprakta yeniden filizlenme yeni yaşam bulma arayışı olarak düşündüm….Hiç bir yere kendini ait hissetmeme aslında göçmenlerin yaşadığı bir aidiyetsizlik duygudur. Bir yerden bir başka yere gidersiniz ama hiçbir yere ait olamazsınız. Hep, içinizdeki o yuvayı, o toprakların kokusunu ararsınız.”
“Burada bir kadın sorunu var. Romanın kahramanı Sefer Beyin denize atılmış bir annesi var. Ki gerçekten benim anneannem Karadeniz’de denize atılarak öldürülmüş. “Karadeniz’e Gömülenler” diye bir grup vardır Çerkezlerde. Geriye köksüz öksüz kalan kız çocukları. Ki, köksüz öksüz kalan kız çocukları hayata direnmeleri ve hayatta bir yer edinebilmek için kendi aralarında büyük bir mücadele geçiriyorlar. Kız çocuklarının dışında kölelikten bahsettim.”
Övür, “Ben göçmen bir aileden geliyorum. Anne tarafım Kafkasya göçmeni, baba tarafım ise Bulgaristan göçmeni. Çocukluğumdan beri göçmen travmalarıyla, göçmenlerin sorunlarıyla yani topraklarından köklerinden kopmaları, yeni bir toprağa gidip burada yeniden kökleşmeye çalışmaları sorunları ile hep büyüdüm. Anne tarafım Çerkez ve Çerkezce konuşuyor. Babam da Türk ve Türkçe konuşuyor. Bu iki dilin ortasında yetişmiş bir İstanbulluyum. Kendimi İstanbullu bir yazar olarak kabul ediyorum.”
Övür, Sahra 1911 romanında esas olarak aidiyetsizlik sorununu ele aldığını belirtirken; “Sahra 1911 romanını, bir göç, ait olduğu topraklardan koparılma ve yeni bir toprakta yeniden filizlenme yeni yaşam bulma arayışı olarak düşündüm….Hiç bir yere kendini ait hissetmeme aslında göçmenlerin yaşadığı bir aidiyetsizlik duygudur. Bir yerden bir başka yere gidersiniz ama hiçbir yere ait olamazsınız. Hep, içinizdeki o yuvayı, o toprakların kokusunu ararsınız.”
“Burada bir kadın sorunu var. Romanın kahramanı Sefer Beyin denize atılmış bir annesi var. Ki gerçekten benim anneannem Karadeniz’de denize atılarak öldürülmüş. “Karadeniz’e Gömülenler” diye bir grup vardır Çerkezlerde. Geriye köksüz öksüz kalan kız çocukları. Ki, köksüz öksüz kalan kız çocukları hayata direnmeleri ve hayatta bir yer edinebilmek için kendi aralarında büyük bir mücadele geçiriyorlar. Kız çocuklarının dışında kölelikten bahsettim.”
Ayşe Övür’ün sunumuyla Meşrutiyet döneminde kadın sorunu ve mücadelesi:
NEZİHE MUHİDDİN, SUAT DERVİŞ, NAKİYE ELGÜN, NURİYE ULVİYE MEVLAN CİVELEK
Devamında Niyazi Yaşar’ın Osmanlı’nın yıkılış ve Cumhuriyetin kuruluş sürecinin kadın yazarlarının kadın hareketi ve Türkiye’nin aydınlanma hareketindeki rolleri nedir? Sorusu üzerine Ayşe Övür, kendilerinden çokça etkilendiği yazarların kesişme noktalarından ve mücadelelerinden kesitler sundu.
Ayşe Övür, “ Benim hayatlarında çok etkilendiğim kadınlar var. Kimdir bunlar Nezihe Muhiddin, Suat Derviş, Nakiye Elgün, Nuriye Ulviye Mevlan Civelek, bu isimler Meşrutiyetten sonra ‘Biz Osmanlı kadınları olarak doğal haklarımızı talep ediyoruz’ diyen kadınlardır. Bu kadınlar bir zihinsel dönüşüm gerçekleştiriyorlar.”
Ayşe Övür sunumunun devamında bu coğrafyada kadın mücadelesinin ilk öncüleri olan Nezihe Muhiddin, Suat Derviş, Nakiye Elgün ve Nuriye Ulviye Mevlan Civelek’in yaşamından, yazılarından ve mücadelelerinden kesitler sunarak kadın sorununun nedenleri ve çözümleri konusunda saptamalar yaptı.
Ayşe Övür’ün sunumuyla Suat Derviş:
Ayşe Övür’ün sunumuyla Nezihe Muhiddin:
Ayşe Övür’ün sunumuyla Nuriye Hanım ( Nuriye Ulviye Mevlan Civelek), Nakiye Elgün, Halide Edip Adıvar
Sunumun ardından, Kartal Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Etkinlik Koordinatörü Uğur Temel tarafından yazar Ayşe Övür’e, plaket takdim edildi.