Pandemi sürecindeki en başta ‘’aşılama’’ beceriksizliğimiz, sürecin hiçbir açıdan iyi yönetilemeyişi, neredeyse bir ilçe nüfus kadar insanımızın kaybına, büyük sayıda işsizliğe, pahalılığa, üretim azalmasına, tarımın büyük ölçüde yok oluşuna, eğitimimizin her kademede bitişine vb. neden olmuştur. İşin ilginç olanı bu süreçte tek kazananın ülkenin büyük para babalarının olmasıdır.
Bir ülkenin geleceğini belirleyen verilen eğitimin niteliğidir. Pandemi koşullarında bir anlamda geleceğimiz de büyük yara almıştır.
M.E. Bakanlığı ‘’ aç -kapa’’ yoluyla işi kurtaracağını anmış ama durum 1,5 yıldır fiyasko ile sonlanmıştır. Başta öğretmenlerimiz olmak üzere, eğitimin paydaşları aşılanmamış, uzaktan eğitim sınıfta kalmıştır.
Zaten var olan eğitim sistemindeki eşitsizlik büyük boyutlara ulaşmış, öğrencilerin çoğu uzaktan eğitime ulaşamamış, öğrenme kayıpları çok artmış, öğrenciler yüzyüze eğitimden kopmuş, bilgilerde ve öğrenmede kopuşlar olmuş, okulların çocukları kollayıcı, gözetici ve koruyucu rolleri büyük kesintilere uğramıştır.
Bakanlığın süreci sık sık kesintiye uğratmasından, acıp – kapama uygulamalarından, plansız – programsızlıktan, güven yitirmesinden, belirsizliklerden vb. başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere, velilere bile bıkkınlık gelmiş, çok yorulmuşlardır. Herkes motivasyonunu yitirmiş, eğitimin niteliği konuşulur olmaktan bile çıkmıştır. Öğrenme ve beceri düzeyleri düşük olan öğrenme yoksulu olan öğrencilerde onarılması büyük yaralar açılmıştır. Sınavların kaldırılması, bu süreçte öğrencilerin okullarıyla olabilecek son bağlarını da kesintiye uğratmıştır.
Eğitimin tüm paydaşları süreçten uzaklaştığı, koptuğu ve okulların tam gün, kesintisiz açılamayacağı için ilkokullarda 1 Haziran’da, orta ve liselerde 7 Haziran’da açılması, hem karneleri yeterlilik belgesi değil bir formalite yapacak, hem de ‘’telafi’’ denilen aldatmaca ile durum geçiştirilecektir. Tüm bu nedenlerle….
* Tüm hazırlıklar – öğretmen, okul personelleri, servis ve kantincilerin aşılanması, okulların hijyen tedbirlerinin alınması, öğrenci, öğretmen, veli motivasyonunun sağlanması, temel eksikliklerin tespit edilip, giderilmesi vb. – tamamlandıktan sonra, 1 Ağustos 2021 tarihinden itibaren yüzyüze eğitim başlatılmalıdır.
* Yüzyüze eğitim, haftanın her günü zorunlu katılımlı, özel hazırlanmış 2 aylık telafi programıyla olmalıdır. Cumartesi günleri, öğleye kadar verilen bilgilerin test şeklinde değil, anlatım, ifade şeklinde yazılı bilgi yoklamaları yapılmalıdır.
* Tarım işçisi vb. Nedenlerle, eğitimden kopmuş çocuklar, tespit edilip özel desteklerle sürece dahil edilmelidir.
* Bu yıl, lise ve üniversiteye giriş sınavlarında okul puanları devreye sokulmamalıdır.
* Öğrencilerin okullara Ağustos başında dönüşlerinde, öğrenme başta olmak üzere, duyusal ve sosyal gelişim gereksinimleri tespit edilmelidir.
* Öğrenme süreci genişletilmelidir.
* Dezavantajlı öğrenciler, özel eğitim öğrencileri, eğitim sürecinden kopmuş olanlar, gelir grubu düşük aile çocuklarının.. özellikle öğrenme fırsatları ve zamanları genişletilmelidir.
* Salgın süreci uzun, eğitim – öğretimden kopuş da o denli uzun oldu. Öğrencilere birden yüklenmek değil, oyunlar, egzersizler, sanat ve tiyatral uygulama etkinlikleri ile, onların öğrenmeye ısınmaları, öğrenme ve beyin gelişimlerinin desteklenişi sağlanmalıdır. Ardından öğrenme hızlandırılmalıdır.
* Bu süreçte; öğrenmenin tümüyle yavaşlatılmış hale getirilmesi, sınıf tekrarı gibi uygulamalar kesinlikle yapılmamalıdır.
* Öğretmenler de bu yeni sürece her açıdan hazır hale getirilmeli, onlarda yüksek bir motivasyon sağlanmalıdır.
Salgın sürecinin eğitimdeki büyük başarısızlığının tek sorumlusu Bakan Ziya Selçuk’tur. Önümüzdeki bu zor süreci yönetemeyeceği, yapamadıklarından belli olmuştur. Bu nedenle İSTİFA ETMELİDİR.
MİLLİ EĞİTİM NEREYE?
İLGİLİ HABERLER