475.000 Nüfuslu Otel Kent Kartal’da günlük 375.000 vatandaş A Noktasından B Noktasına ilçe dışına çıkmaktadır. Yenisi ile eski ile Kartallılar artık Kartal kentini bir otel gibi kullanmaktadırlar.
Fabrika ve nakliye vapuru sirenlerinin susturulduğu Kartal’da işçi ve emekçiler sabahın köründe, Gebze-Halkalı Marmaray hattını, M4 Sabiha Gökçen- Kadıköy Metro hattını, İETT araçlarını, işçi ve personel servislerini, Kadıköy-Pendik, Gebze-Harem minibüslerini kullanarak ilçenin dışına göçmektedirler.
Göç ‘süresi, yapısı ve nedeni ne olursa olsun insanların yer değiştirdiği nüfus hareketleri olarak tanımlanmaktadır’ yani Kartallılar her gün günlük göç etmektedirler. Evlerinden işe, işten evlerine.
İETT verileri bu günlük göç hareketini tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktadır. İETT’nin kendi verileri ve GSM üzerinden elde ettiği bu verilere göre Kartallıların, yüzde 75’i günlük olarak ilçe dışına çıkmaktadır. Bu vatandaşların yüzde 3’ü ise günlük Fatih’e Avrupa yakasına geçiyor. Kartallıların sadece yüzde 25’i ilçe içinde A Noktasından B Noktasına hareket ediyor.
Kartallılar günlük hareketliliğinde toplu taşıma araçlarında Gebze-Halkalı Marmaray hattını, M4 Sabiha Gökçen- Kadıköy Metro hattını ve İETT otobüslerini, Kadıköy-Pendik minibüslerini, Gebze-Harem minibüslerini kullanmaktadır.
Gebze-Halkalı Marmaray hattı: Kartal’da 4 durağı bulunmaktadır, Cevizli, Atalar, Başak, Kartal, Yunus. İlçenin giriş ve çıkışında, şehir merkezinin giriş ve çıkışında durak var. Ama şehir merkezindeki eski istasyon kullanılmayarak şehir merkezi duraksız bırakıldı.
M4 Sabiha Gökçen- Kadıköy Metro hattı: Kartal’da 4 durağı bulunmaktadır, Hastane-Adliye, Soğanlık, Kartal, Yakacık-Adnan Kahveci,
İETT’nin diğer ilçelerden kalkıp Kartal’da geçen hat sayısı: 58
Kartal’da kalkan hat sayısı: 14
Kartal’da geçen toplam İETT hat sayısı: 72
Toplam İETT araç sayısı: 516
Toplam İETT sefer sayısı: 4400
Kapalı İETT durak sayısı: 256 (2019 yılı öncesinde ilçede 156 tane kapalı durak vardı)
Açık İETT durak sayısı: 253
Toplam İETT durak sayısı: 509
Kadıköy-Pendik ve Gebze-Harem minibüsleri için ise zaten her yer durak.
Tüm bu araçlarla, Kartallıların günlük hareketliliğinin yüzde % 75’i ilçe dışına gerçekleşiyor. Kartallıların yüzde 3’ü ise günlük Fatih’e Avrupa yakasına geçiyor. Kartallıların günlük hareketliliğinin yüzde % 25’i ilçenin içinde gerçekleşiyor.
Kartallıları göçer duruma düşmesi bir afet sonucu olmadı. Aksine Kartal, tarım ve sanayi kentinden bir otel kente bilinçli bir plan dâhilinde dönüştürtüldü. Kartal tarihini kısaca bir hatırlarsak;
Kartal balıkçılık ve daha sonraları sebze ve meyve üretimi ve buğday değirmenleri ile deniz ve kara tarımının hakim olduğu bir kenttir. Bu üretken kent 1935 yılına kadar 6300 olan nüfusu ile hem ilçenin hem de İstanbul’un bostanı olmuştur.
Kartalılar bu dönem, Kartal’da 1857 yılında inşa edilen vapur iskelesinden ve 1873 yılında tamamlanan Haydarpaşa-Pendik banliyö hattı üzerindeki Kartal tren istasyonundan, kendilerini ve ürünlerini bir başka noktaya taşımışlardır.
1947 yılında ise bu tarım kenti sanayi bölgesi olarak belirlenecektir. Tarihi 6. Yüzyıla kadar giden, deniz ve toprağın verimiyle yaşayan bu sade kent kapitalist sömürü için en uygun alan olarak belirlenmişidir.
Denizin balıkları ve toprağın bostanları yerine, ölü emek sermaye olarak makineler Kartal’a yerleştirilecek ve her gün her saat bu makineler ile canlı emek emilip artı-değer elde edilecektir. Metaların ve emek gücünün hareketi için ulaşım da uygundur Kartal’da.
08 Temmuz 1949 tarihinde Kartal-Yalova araba vapuru iskelelerinin inşaatları tamamlanır ve 15 Temmuz 1949’da itibaren araba vapuru seferlerine başlanır.
Şehirlerarası ve şehir içi Haydarpaşa-Pendik banliyö hattı zaten vardır.
Ankara Asfaltı ve 1973 yılında Boğaziçi Köprüsü açılması ile ve İstanbul’un her iki yakasında ulaşımı daha kolay hale gelmiştir.
Kapitalistler kendi hizmetlerinde olan bu ulaşım avantajlarıyla 1950-1980 yılları arasında 20’nin üzerinde fabrika kurmuşlardır.
Bu kolaylaşan ulaşım canlı emek gücünü de kente ve fabrikalara taşımalıydı. Öyle de oldu göçün nedeninden bağımsız 1950 yılında 26.150 olan ilçe nüfusu, 1980 yılına gelindiğinde 415 bin civarına ulaştı. Kartal’ın nüfusu bu dönem içerisinde tam 15 kat arttı. İstanbul genel olarak göç alır ama bu aynı dönem İstanbul’un nüfusu 4 kat artar.
Sanayi kenti olarak hem meta hem de ana yapışık olarak artı-değer üreten bir kente dönüşen Kartal’da işçi ve emekçilerin hareketi kent içindedir. Hatta bu fabrikaların çevresinde oluşan gece ve gündüz kondularda yaşayan işçiler, fabrikalara yürüyerek gidip gelmektedir.
Kartal sanayi kenti olarak kazandığı bu yeni niteliği ile bir işçi kenti, işçilerin mücadele kentti (15-16 Haziran ) olarak yeni bir doku kazandı. Hem değer hem de artı-değer üreten bu üretken işçilerle kent, adeta yaşamın canlı ağacı gibiydi. Gecekondular, küçük apartmanlara dönüşürken, işçi kooperatif evleri ile işçiler, çalıştığı bölgede yaşayanlar olarak günlük hareketleri ilçe içerisindeydi.
1980’li yıllardan sonra ise bu kez sanayi bölgesinin tasfiyesi kararı alındı. Denizi ile dağı ile ulaşımı ile bu güzel kent arsa rantı olarak burjuvazinin iştahını kabartmaya başladı. Sanayi burjuvazisi de sanayi teşvikleri ile 1950’li yıllarda bedavaya getirdiği araziden bu kez arsa rant olarak yararlanacaktı. Öyle ki, 2025 yılı sonrası eski sanayi bölgesi Topselvi-Yunus bölgesine 50 bin yeni nüfus gelmesi öngörülmekteidir. Bu amaçlarla Kartal, birinci derece merkez alanı olarak belirlendi.
Kartal, birinci derece merkez alanı olarak belirlenirken; Kartal’ın kalifiye işçi nüfusu çevre ilçeler için özellikle Tuzla ve Gebze Organize Sanayi Bölgeleri için uygun işçi olarak öngörüldü. İşçiler günlük olarak gidip gelen göçerler olarak ya da artık Kartal’da yaşamaz hale gelerek (bir dönem köylerinde yaşamaz hale düşüp göçer olmak zorunda oldukları gibi) bu ilçelere taşınarak Kartalı boşaltacaklardı…
Kartal ilçesi, birinci derece merkez alanı olarak sanayi bölgesi tasfiyesi edilirken; ticaret, turizm, konut, kültür, yönetim ve rekreasyon alan ve kullanımlarının yer alacağı bir burjuva merkez kent olarak tasarlandı. Kartal Zaha Hadid planları bu kent arsa rantının planlarıydı.
Bir burjuva merkez kent planı 80’ler sonrası adım adım Kartallı işçi ve emekçilerin kenti boşaltmasına, fabrikalarla birlikte küçük ve orta üretim atölyelerinde gitmesine, tekelci ticaret burjuvazisinin AVM’leri ile kent küçük ve orta ticaret burjuvazisinin yok edilmesine yol açtı.
Kentin içine hançer gibi saplanmış mimari bütünlüğü olmaya ucube gökdelenlerle kent mimarisi bozulurken, kentsel dönüşümle kent emekçilerinin mülkleri müteahhitlere rant sağlarken bu yeni konutların sahipleri kent dışında gelen yeni küçük ve orta burjuva tabakalar oldu. Kent tüm dokusunu kaybetti. O canlı yaşam ağacı sadece yapraklarını dökmedi, köküne asit verilmiş gibi kurumaya başladı.
Böylece, bir burjuva merkez kente de dönüşemeyen Kartal, kimliğini ve niteliğini kaybederek; emeklilerin, işsiz ve çalışmayan nüfusun şehir içi hareketi oluşturduğu ve aktif nüfusun her gün ilçenin dışına gitmek zorunda kaldığı bir otel kent Kartal’a dönüştü.