Kartal’ın Sesi Gazetesi- Türkiye Komünist Hareketinin (TKH) desteklediği bağımsız İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Aysel Tekerek sorularımızı yanıtladı: Amacımız proje yarıştırmak değil, sosyalist seçeneği güçlendirmek
Türkiye Komünist Hareketinin (TKH) desteklediği bağımsız İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkan Adayı Aysel Tekerek, Evrensel’in sorularını yanıtladı.
İBB için yarışacak üç kadın adaydan biri olduğunu belirten Tekerek, “Emekçilerin, kadınların, gençlerin ihtiyacı sömürüden, gericilikten, eşitsizlikten kurtulmaktır. Seçimlerde bağımsız komünist adaylara verilecek her oy bu kurtuluş seçeneğine gidecektir. Boşa gitmeyen oylar da sadece o oylar olacaktır. Çağrımız sosyalist seçeneğe destek verilmesi çağrısıdır” dedi.
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
1981 yılında Ardahan’da doğdum. Üniversite sıralarında sosyalist düşünce ile tanıştım ve 1999 yılından bu yana sosyalist mücadele içerisindeyim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum. 2011 Van depremi sonrasında kurulan Van Depremzedelerle Dayanışma Derneği’nin kurucu üyeliğini yaptım. Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı (TÜSTAV) Mütevelli Heyeti ve İlerici Kadınlar Derneği (İKD) GYK üyesiyim aynı zamanda. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına bağımsız aday olana kadar Türkiye Komünist Hareketinin Genel Başkanlığı görevini yürüttüm.
UMUT TACİRLİĞİNE KARŞI MÜCADELE
Seçildiğiniz takdirde hayata geçirmeyi vadettiğiniz projeler var mı?
İki sağ ittifakın kurulduğu, düzen partilerinin yağma ve rantı bölüşme yarışını yaptığı bu seçimlerde sosyalist seçenek olarak düzenin karşısına geçiyoruz. Bizim için sosyalist seçeneği güçlendirmek, politik olarak düzen içinden emekçilerin oyunu almaya çalışan ama aynı zamanda emekçiler için daha da büyük sömürü planlarını hayata geçiren , mesele emekçinin hakkını almasına geldiğinde iki sağ ittifakı hemen tek bir ittifak haline dönüştüren patron partilerinin yalanlarına ve umut tacirliğine karşı mücadeleyi seçim düzleminde de büyütmekten geçiyor. Dolayısıyla sermaye düzeninin proje yarışına girmiyoruz, bu projeciliğe karşı hem sosyalist bir kalkınma programını hem de sosyalist mücadelenin olmazsa olmazlarını örgütlemeye ve büyütmeye çalışıyoruz. Bu seçimlerde, ihalenin, yağmanın, rantın yasaklanacağını sadece biz komünistler söylüyoruz. Belediyenin kamusal hizmet olmaktan çıkarılıp özel eli ile yapılmasına yani satılık hale getirilmesine karşı çıkıyor, belediye hizmetlerinin ücretsiz olması gerektiğini söylüyoruz. Bu hedefler ve gerçekler, yerel ile genelin bağını kuran, emperyalizme, gericiliğe, sömürüye karşı mücadele etmeden gerçek bir kurtuluşun da olmadığını anlatan bir çağrıdır da aynı zamanda. Projeciliği reddeden bir çağrıdır.
“KENDİ GÜCÜMÜZE GÜVENMEDEN DEĞİŞİM OLMAZ”
Seçim sürecinde insanları dinlediniz. Nasıl geçti bu süreç?
Evet, seçim sürecinde hem yurttaşlarımızı dinledik hem de Toplumcu Yerel Yönetimler Manifestomuzu anlattık. Bu seçimlerde altını çizdiğimiz üç önemli nokta vardı. İlkini yukarıda özetledim. İki sağ ittifaka mecbur değiliz. Seçim sürecinde temel sorunların üstünün örtülmesine asla izin vermeyeceğimizi belirttik. Diğeri halkın örgütlülüğünün yeniden sağlanması gerçeğine çubuk büktük. Biliyoruz ki bu olmadan yani en zayıf yanımız güçlenmeden kendi kaderimizi elimize alamayacağız. Bu olmadan hep patron partileri, sağın adayları oylarımızı almak için bir bahane bulacak nitekim de hep böyle oldu. Sonuç her gün daha da geriye giden bir ülkeden başkası olmadı. Kendi gücümüze güvenmeden ve onu yaymadan en ufak bir değişim beklenemez. Üçüncü nokta ise kentlerin yağmalanması, talan edilmesi karşısında kamuculuğun, aydınlanmanın, eşitliğin altını çizdik aradaki farkları tek tek anlattık halkımıza.
İKİ İSTANBUL VAR: BİRİ PARSELLENMİŞ, DİĞERİ YOKSUL İSTANBUL
Seçimlere 2 gün gibi kısa bir süre kaldı. İstanbul halkına ne söylemek istersiniz?
İki İstanbul var. İlki parsellenmiş, plazalaşmış, finans merkezi haline getirilmiş ve halk düşmanı projelerin, rantın planlarının yapıldığı, o planları yapan yağmacıların boğaza nazır evlerde günlerini gün ettikleri, kârlarını katladıkları bir İstanbul. Diğeri ise, sabahın beşinde yola düşen, yetersiz bakiyelerle bir yerden bir yere ulaşmaya çalışan, günde neredeyse 12 saat sömürülen, faturasını ödemediğinde doğal gazı kesilen ve evde üşüyen ya da en hayati ihtiyaçlara para ödeyerek, ölmemek için yaşayan emekçilerin İstanbul’u… Bu iki İstanbul’u kesiştirmeye bunların arasını bulmaya, bu İki İstanbul’u barıştırmaya çalışanlara, kanmayın, inanmayın diyoruz. Emekçilerin, kadınların, gençlerin ihtiyacı sömürüden, gericilikten, eşitsizlikten kurtulmaktır. Seçimlerde Bağımsız komünist adaylara verilecek her oy bu kurtuluş seçeneğine gidecektir. Boşa gitmeyen oylar da sadece o oylar olacaktır. Çağrımız sosyalist seçeneğe destek verilmesi çağrısıdır. (İstanbul/EVRENSEL)