Yılbaşı
Filmlerde gördüğüm kadarıyla yılbaşı yaklaştıkça insanların içini heyecan sarar. Herkes evini süsler, ışıklandırır. Sevdiklerine hediyeler alır. Ama benim için yılbaşları stres demektir.
Daha 31 aralığa iki hafta kala annemle babam yılbaşını nerede, hangisinin ailesinin evinde kutlayacağımızı tartışmaya başlar. Bana tabi ki fikrim sorulmaz. Ama sorulsa da verecek pek bir cevabım yok. Babamların babaevinde yılbaşının diğer günlerden pek bir farkı yoktur. Dedem yılbaşını hiç sevmez. Diğer akşamlarda yaptığı gibi TRT müziği açtırır çayını meyvesini yer, takriben saat 10 gibi de yatar. Kendisi yattıktan sonra da televizyonun sesini kıstırır, geceyi bitirir. Anlayacağınız biz yeni yıla tüm Türkiye’den erken saat 10 gibi gireriz. Babamların tarafında hal böyleyken annemlerin evindeyse farklı sıkıntılar var.
Aslında anne tarafım yılbaşına hazırlanır, yemekler yapılır sofralar kurulur ama dayılarım Noel babanın verdiği yetkiye dayanarak alkollün dozunu kaçırmaktan hiç çekinmez. Yaklaşık 9.30-10 gibi sarhoş olan dayılarımı zaptetmeye uğraşırken yeni yıla girdiğimizin farkına bile varmayız. Ev adeta rahmetli Levent Kırca’nın alkolik skeçlerine döner. E ben ne yapayım şimdi, nasıl seveyim yılbaşını…
Ama bu sene kimsede yılbaşı ile ilgili bir heyecan yok. Nimet Abla’nın önündeki kuşlar bile kimsenin üstüne uğur getirmek için pislemiyormuş. Öyle duyumlar geldi bana. Şu an herkesin aklında varsa yoksa kripto para dünyası var. Ben o dünyaya da hiç giremedim ki. Belki de yönlendiren olmadı. Bizim evin maliye bakanı babam “paran varsa çeyrek alacan” der. Bu yatırım tavsiyesiyle büyüyen ben nasıl kripto para işine gireyim. Ama çevremdeki çoğu kişi girdi. Hatta battı bile. Daha doğrusu battıklarını düşünüyorlar ama maalesef biz batamayacak kadar fakiriz. Yandık bittik diye ağlayan arkadaşıma ne kadar kaybettin diyorum 700 TL diyor. Oğlum hepsi topu 50 Euro kaybetmişsin. Adamlar pizza yiyiyorlar Avrupa’da o parayla, sen battım diye ağlıyorsun. Sen zaten 0 noktasındasın. 700 liran değer kaybetmeyip, 10 kat yükselseydi ne olacaktı?? Avrupalının bisiklet aldığı parayla zengin oldum diye sevinecek miydin, düşünüyorum da galiba babamın paran varsa çeyrek al tavsiyesi hala geçerliliğini koruyor…
Gördüğünüz gibi sözde yılbaşı temalı yazımda konuyu nerelere getirdim. Bari bitirmeden yılbaşı konulu bir temel fıkrası anlatayım; bir Fransız, bir İtalyan, bir Alman ve Temel yılbaşı piyango bileti almak için Nimet ablanın önünde sırada bekliyorlarmış. O sırada konu konuyu açmış ve size çıkarsa ne yaparsınız diye konuşmaya başlamışlar. Fransız, bana çıkarsa kocaman manzaralı bir villa alır günümü gün ederim demiş. İtalyan, bana çıkarsa dünyanın en iyi aşçılarını tutar her gün birbirinden güzel yemekler yerim demiş. Alman ise en pahalı arabalardan alır her gün gezerim demiş. Sıra temele gelmiş. Temel de demiş ki; ben önce bir yatırım danışmanıyla anlaşır, paramı nasıl verimli kullanacağıma karar veririm, sonrasında gayrimenkul, hisse senedi, mevduat gibi yöntemlerle yatırımlar yaparım demiş… Tabi siz bu hikayenin eziğinin temel olacağını düşündünüz ama benim evrenimdeki temel Boğaziçi işletme mezunu olduğu için almana Fransız’a adeta ders verdi. Bu mizah şelalesi fıkramdan sonra yazımı bitiriyorum.
Ben Ali Fırat büyük çoğunluğu kurmaca olan ama gerçek hayattan beslenen öyküler, hikayeler, deneme yazıları yazıyorum. Umarım yeni yılınız bir öncekinden daha güzel geçer. Görüşmek üzere
Çok güzel bir yazı. Başarılarının devamını dilerim Ali Fırat.
Ali Fıratın yılbaşı yazısının içtenliği çok hoşuma gitti. Gözümde canlandırdım ve çok hak verdim.. Süperdi