Benim için gerçek/geçerli olan “gitme zamanı” fikri, kuşkusuz herkes için geçerli olmayabilir. “Gitmek”ten kastım, fiziki bir mekândan başka bir fiziki mekâna taşınmak değil. Daha çok içsel bir yolculuktan, insanın ruhuna yeni/farklı kıyafetler biçmesinden söz ediyorum.
Böylesi bir yolculuğa çıkabilmek için öncelikle, “kendinizi nereden başlatıyorsunuz” sorusuna yanıt vermek hayati önemdedir. Evet o “büyük” soruyu yeniden sorayım: ‘’Kendinizi nereden başlatıyorsunuz’’; kadınlığınızdan mı, erkekliğinizden mi, ideolojinizden mi, etnik kökeninizden mi, dininizden mi, insanlığınızdan mı ya da burada sıralayamayacağımız daha başka başka hissediş hallerinden mi?
Belki ikinci temel soru şu olabilir: Yukarıda sıraladığım hissediş ve duyuş halleri sizin eseriniz mi, yoksa içine doğduğunuz kültürel dokunun bir eseri mi? Ben “kültürel doku”nun eseri olduğumuz kanaatindeyim. İşte “gitme zamanı” fikriyle kastettiğim şey, böylesi şahsımıza ait olmayandan, sahtelikten, yapay olandan, doğada hiçbir karşılığı olmayandan kaçma -geç de olsa- zamanıydı.
Zira diğeri, ötekileştirmeden yana, haklı olmaktan değil, haklı çıkmaktan yana. Onun kahramanları, birinin hayatını bağışlayan, yaşama olanaklarını artıran değil, tam tersine – üstelik “yasal” olarak – çok cana kıyan, ortak evimiz olan gezegeni ötekine dar edendir. Odur kurban kültürünü besleyen, devasa yeryüzü mirasını minnacık gören, hayranlık verici güzellikteki kadını korkunç cinayetlere kurban eden…
İşte onun için “gitme zamanı” diyorum. İnsan merkezli hiçbir ideoloji, hissediş-duyuş şekli, gerekli/lazım/olması gereken değildir. Şimdi dağlara, ormanlara, çiçeklere yakışır şeyler yapma zamanı…
Dünyayı değiştirmek için “büyük hareketler”e ihtiyaç yok. Hatta o “büyük” hareketler bizi mahvetti, kendi doğuşunu milat kabul etti, yazık oldu bize…
Şimdi zaman, olmasını istediğimiz şey için, şikâyet edenlerden, bekleyenlerden, dua edenlerden, umanlardan değil, “yapanlardan” olma zamanı. Bir şeyden, kurumlardan, kişilerden şikâyet ettiğiniz oranda, onun iktidarını güçlendirirsiniz. Kendi varlığınızı, otoritenizi görünmez bir el ile teslim edersiniz ona…
Bütün bu negatif durumların aşılması, geride kalması için, bugüne kadar, kendinizi her nereden başlatıyorsanız (kadınlığınızdan mı, erkekliğinizden mi,ideolojinizden mi, etnik kökeninizden mi, dininizden mi) şimdi oradan gitme zamanı…
O yer, aslında mülkiyetçi kapitalist sistemin ve onun “ölçü”lerinin bize dayatıldığı yer… Şimdi bizim ihtiyacımız olan şey, hâkim “ölçü” sisteminin dışında yeni bir “ölçü” sistemi…
İşte o zaman, insanın, hayvanın, doğanın, ahlâkın, kadının, erkeğin anlamı/boyutu çok başka olacak. Şimdi gitme zamanı…
Tanrının değil ama özgürlüğün yeryüzündeki eli, aklı, ahlâkı olmak için…
GİTME ZAMANI
İLGİLİ HABERLER