Bir şeyi anlatmazsam rahat edemeyeceğim. Memleketimizin çok şükür(!) sağcısı var, solcusu var, orta
yolcusu var, futbolcusu var, karpuzcusu var, var ha var… Ve bunların hepsinin kafasında taşıdığı ya
da hamallığını yaptığı, geliştirilememiş, korozyona uğramış (!) bir ideolojisi var. Hamallığını yaptığı
diyorum, sakın abartı ya da ironi sayılmasın; gerçek anlamda bir hamallık bu…
Sanırım bu memlekete özgü; insanların ideolojisi ne olursa olsun günlük hayattaki yaşamı oluşturma
pratikleri birbirine çok benzer…
Olaylar konusundaki tepkileri de keza öyle…
Daha çocukluğumuzdan başlayarak, topluluk halindeyken hep birlikte, her sabah "doğruyum,
çalışkanım" diye ant içmişiz. Ama tek başımıza kaldığımızda doğruluk ve çalışkanlık halimizi
göstermeyi pek becerememişiz; gerçi öyle bir halimiz olduğundan çok kuşkuluyum ya neyse,
girmeyelim şimdi o konuya. Kendi hayatımız üzerinden söz söyleme hakkımızı kullanmayı pek akıl
edememişiz ya da başkalarının hayatları üzerinden söz söyle-mekten, onların hayatları hakkında karar
vermekten vakit bulamamışız belki… Dünya görüşü ne olursa olsun standart refleksleri göstermekte
birbirimize yarışmışız o kadar. Kısacası, bir çokluk içinde aynıymışız -hâlâ da öyleyiz- benim anladığım
bu. Aynı insanlara değişik siyasi adlar, kimlikler vererek farklılığımızı kanıtlamaya çalışmışız. Ne büyük
yanılgı! Hayalini kurduğumuz dünyanın kültürel boyutunu atlamış, siyasi boyutunu fazlasıyla
abartmışız. Bazı kitapları (başucu kitaplarını) kutsallaştırmış; anlayarak, belki eleştirerek okumak
yerine onlara tapmışız. Hayatı sanata dönüştürmek yerine, sanatı hayatımıza benzetmeye çalışmışız.
Ey solcular, devrimciler, kendine "ilerici''lik elbisesi biçmiş olanlar, bir de bu açıdan bakalım İslamcı bir
partinin neden on sekiz yıldır iktidar olduğuna. Yanlış mı?
Katılmıyorsanız, benim özeleştirim olarak anlayın…
RANT ERBABI
Bana katılır mısınız bilmem, demokrasi fikrinin yetmezliği bir yana, iki bini çeyrek geçe bir zaman
diliminde, halkın büyük bir bölümünün siyasi liderlerden beklentileri ve duymak istedikleri, zamanımızın
ya da günümüzün çok öncesine ait. Liderler geçmişe ne kadar gönderme yapıp,
referanslarını/programlarını/politikalarını oradan besledikleri oranda "oy" olarak kazançlı çıkıyorlar.
Sözün özü, bugünü ve geleceği talep eden, demokrasi, hukuk, evrensel değerler ve bu doğrultuda
politikalara onay veren bir halk yok karşımızda. Daha çok geçmişi bugüne taşımak isteyen rant erbabı
bir halk kitlesiyle karşı karşıyayız. Peki, "geçmiş hiç bir zaman geçmiş değildir" onu biliyoruz ama bu
kadarı da biraz fazla olmuyor mu? Sayın, uzun kavak altında uyuyan insanlar.