Son bir aydır akşamlarımı Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikayesi dörtlüsüne ayırmıştım; savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden arta kalan insanların hikayesini okuduğum böylesi bir dönemde Mesut Derse’nin kitabının çıktığını öğrendim.
Yüksel FIRAT
Mesut kitabı imzalayarak bana verdiğinde çok sonraları okuyacağımdan biraz da mahcup bir biçimde kabul ettim kitabı. “Arafta Bir Yer” adlı kitabın bir roman olduğunu gördüğümde daha da mahcup oldum. -Kitabı çantama koyup teşekkür etim.- Çünkü Yaşar Kemal’i okurken aynı dönem ya da yakın bir dönemde bir başka roman okuyabileceğime daha doğrusu katlanabileceğime ihtimal veremediğim için hiç bir şey demeden Mesut arkadaşla vedalaşıp ayrıldım.
Kitabı ofisteki kitaplığa koymak için çıkardığımda elim varmadı onu rafa koymaya. Arkadaşımın emeğine yaratıcılığına saygısızlık yapıyorum duygusu ile tekrar çantama koydum; evde en azından genel hatları ile bakmak için.
Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikayesi dörtlüsünün üçüncü kitabında: Zehra Yezidi sözünü eder etmez Poyrazın hiç değişmeyen yüzünün birden sapsarı kesildiğini, arkasından da başını çevirip ona baktığını, kucağındaki titreyen ellerini oradan alıp, sonra da nereye koyacağını bilemediğini gördü. Bunda bir iş vardı. Orada Yezidileri çok öldürüyorlarmış, öldürüp paralarını alıyorlarmış, çırılçıplak da, anadan doğma yapıyorlar, paralarını, saatlarını, kadınların ziynetlerini alıyorlarmış, öldürüyorlarmış. Yezidilerin kanlarından çölün kumları, ölülerin üstüne inen kartallar kıpkırmızı oluyormuş. Yezidilerin ölülerini, Fırat derler bir ulu su varmış, ona atıyorlarmış!
Zehra, yerini getirip Yezidi sözü ediyor, öteki de her Yezidi sözünde irkiliyor, her Yezidi sözünde de kuşkuyla Zehraya bakıyordu. Yezidilerle Poyrazın bir alıp veremediği var, diye düşündü Zehra, acaba onların içinde aşık olduğu bir kız mı vardı, onu Yezidiler alıp dağlara mı kaçırdılar, ya da onu Poyrazın gözünün önünde çırılçıplak soyup öldürüp kumların üstünden sonra suya mı attılar?” paragrafını bir gün önce okuyup kitaptan ayrılmıştım. Bir an önce kitaba dönmek istiyordum.
Buna rağmen çantamda “Arafta Bir Yer” kitabını çıkardım. Kitabın kapağındaki çocuğun çığlığı ve kartallar Zehra’nın ” Yezidilerin kanlarından çölün kumları, ölülerin üstüne inen kartallar kıpkırmızı oluyormuş.” sözlerini hatırlattı.
“Arafta Bir Yer” adlı 180 sayfalı kitabın birinci bölümünün ilk paragrafını okuduğum andan itibaren tutumum bakmaktan yoğun bir ilgiye dönüştü; ‘Romancı aynı zamanda bir ressam ise işte yazıyla bile böyle güzel bir portre çizer’ dedim.
Evet Mesut Derse’nin ressamlığını biliyor ve yaptığı eserlere herkes gibi ben de hayrandım. Ama şimdi hiç bilmediğim bir yönüyle romancılığı ile karşılaşmıştım. İyi ki karşılaşmışım.
Daha ilk paragrafta hiç ummadığım bir eserle karşı karşıya olduğumun farkına vardım. araftan kalmayarak, cehennem ya da cennet fark etmez diyerek kitabın kapısından kendimi içeriye bıraktım.
Yeni bir kitap değil de Yaşar Kemal’in Bir Ada Hikayesi adlı eserlerinde bir bölüm okuyormuşum duygusu ile okuduğum kitabı bitirdiğimde; Her biji Mesut dedim. Evet gerçekten de çok yaşa Mesut.
Yazar 10-11 Ağustos tarihlerinde Hasat Sanat Atölyesi’nde kitabını imzalayacak.
Hasat Sanat Atölyesi: Kartal Sanat Sokağı (Eski tren istasyonun yanı)