Merhaba Sevgili Kartal
Bugünkü konuğum Feiza…
Feiza henüz on beş yaşında olmasına rağmen, biyolojik gelişme döneminin kendisinde yarattığı ruhsal farklılıkların bilincinde ve sanırım istediği tek şey, bu sürecin babası tarafından da farkedilmesi…
Özellikle kız çocukların bu dönem içerisinde, babalarının gösterdiği aşırı tepkiye maruz kalmaları, onları çıkmaza sokuyor. Çocukluk dönemlerindeki yaptıkları hatalara olan ılımlı yaklaşımların, bir anda farklı bir şekle dönüşmesi erkek çocuklarına nazaran, kız çocuklarında daha yoğun bir travmatik bir hal alıyor. Eğer bu süreç uzarsa, genellikle bu travmatik durum kalıcı olabiliyor.
Ama, babalar unutmamalı ki kız çocukları gelişimlerini tamamlamaya devam ettikleri bu süre içerisinde, karşılarına çıkan daha ılımlı, şefkatli, anlayışlı, sürekli iltifat eden ilk erkeği kahraman ilan edebiliyorlar. Ve bu durum, çoğu kez vahim sonuçlara yol açıyor.
Küçük yaştaki kız çocuklarının, babalarıyla aynı yaşlarda olan erkeklerle birlikte olma isteklerinin neden kaynaklandığını hiç düşündünüz mü? Ya da, çok sık erkek arkadaş değiştirmelerinin altında yatan sebepleri? Erken yaşta eğitimlerini yarıda bırakma pahasına evlenip, evden ayrılma isteklerinin kökenindeki sorunları araştırmak geldi mi hiç aklınıza?
Cevaplarını düşünmeye başlamadan önce, Feiza’ya kulak verin bence…
Sevgiyle…
(Feiza/15 yaşında)
Mutluluk nedir, Feiza?
Benim için en büyük mutluluk, annem ve kardeşimle sabahları yatakta şakalaşmalarımız ve gülüşmelerimiz. Özellikle annemle geçirdiğim her anı, hiçbir güzel anla kıyaslayamam.
Mutlu anlarını ifade ederken hiç, “baba” kelimesi geçmedi?
Evet geçmedi, geçemedi. Çünkü yaklaşık beş yıldır, babamın da dahil olduğu tüm ortamlarda, hep mutsuz oluyorum. Yani ailece bir aradayken, babamdan dolayı sürekli huzursuzluk yaşıyorum. Çünkü geçtiğimiz yıllar süresince, benim nedenini bilmediğim, ama siz büyüklerin “ergenlik krizleri” olarak adlandırdığınız kaprislerim ve hırçınlıklarım nedeni ile, babamla aramıza soğukluk girdi. Fakat, benim büyüdükçe hatalarımın farkına varmamın, babam tarafından da farkına varılmaması ve bana karşı sürekli önyargı ile yaklaşması hala devam ediyor. İşte bu beni çok üzüyor. Hem de çok üzüyor.
O yıllarda anneme de aynı şekilde davranıyordum ama annem, artık benim büyüdüğümün, normale dönmeye başladığımın farkında ve beni anlıyor. Babam ise, beni mimlemiş durumda ve iletişimsizlik var aramızda. Sürekli iletişime geçmeye çalıştığım halde, her defasında babamın kavga ile sonlandırması canımı acıtıyor. Çünkü bu tutumunu sadece bana karşı sergiliyor; anneme ve kardeşime olan yaklaşımları böyle değil. Onun her yasağına karşı koymadan, boyun eğmeme rağmen… Mesela çok istediğim halde, okulun voleybol takımına katılmadım; zaten izin vermeyecekti, çünkü şort giymek zorundaydım maçlara çıkarken.
Bana bir baba modeli tarif et desem?
Tek ve vazgeçilmez bir tarif vereyim öyleyse: Ailesiyle vakit geçiren, oyunlar oynayan, sohbet eden. Ve en önemlisi: Gerçekten dinleyen bir baba; beni, kardeşimi, annemi duyabilen bir baba… Bana, günümün nasıl geçtiğini soran bir baba…
Babanın neden böyle davranışlar sergilediği hakkında bir fikrin var mı, Feiza?
Kesinlikle yetiştirilme tarzıyla ilgisi var. Yani geleneksel tavırlar bunlar. Ataerkilliğin abartılmış hali yani… Babalar sadece para kazanır, diğer aile bireyleri ile hep birlikte harcanıp tüketilir. Mantık, bu… Babamın, diğer kardeşlerinde de aynı yaşam tarzı var.
Halbuki daha anlayışlı, daha konuşkan, önyargısız yaşanması değil midir, en güzel yaşam şekli? Biz yeni nesil, farklı zamanların bireyleriyiz ve bu değişimin artık kabullenilmesi gerekir. Bence tüm anne babalar, Küçük Prens adlı romanı okumalılar. Ne demek istediğimi kesinlikle anlayacaklar okuyunca…
Hayata dair en büyük korkun nedir, Feiza?
En büyük korkumu zaten yaşıyorum ben… Hayal gücüm ölmeye başladı benim. Artık hayal kuramıyorum. İnsan, hayal kurmadan yaşamamalı; özellikle de biz çocuklar hayalsiz olmaz, olmamalı. Dışarısı yeterince berbat durumda; savaşlar, katliamlar, tecavüzler… Bari, içeriye dair hayallerim kalsaydı elimde avucumda.
Elinde sihirli bir değnek olsaydı, neyi değiştirirdin Feiza?
Şiddet dolu insanların bir araya gelmelerini engellerdim. Çünkü, tüm bu savaşlar o ruhların eseri…