Cumhuriyet Halk Partisi Kartal Sosyal Politikalar Komisyonunun düzenlemiş olduğu “Büyük Yoksulluk Paneli”nin ilk bölümünde büyüyen yoksulluk ile yüz yüze gelen toplum kesimleri adına DİSK/Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Ali Söğüt, Yoksullukla Mücadele Platformu Sözcüsü Süleyman Şahin, genç işsizler adına ise Aylin Yıldız birer sunum yaptılar.
Cumhuriyet Halk Partisi Kartal Sosyal Politikalar Komisyonu Başkanı Gülay Yıldız’ın organizasyonunda; Cumhuriyet Halk Partisi Sosyal Politikalardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Sinan Karaca Öztürk ve Cumhuriyet Halk Partisi Kartal İlçe Başkanı Mert Polat örgütleri adına açılış konuşması ile konukları selamladılar.
“BİZ EMEKLİLER BU SİSTEMİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYORUZ”
DİSK/Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Ali Söğüt, emeklilerin sorunlarından hareketle yaptığı sunumda; “BÜYÜYEN YOKSULLUK içindeki ülkede” sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getirmek için burada bulunmaktayım diyerek başladığı konuşmasında; “Çalışma Bakanın 7 Şubat tarihli açıklamasında “Bugün 15,6 milyon emeklimiz bulunuyor. Bunların yüzde 40’ı en düşük emekli maaşı olan 10 bin TL. alıyor, 2024 yılı sonunda emekli sayımız 16 milyon 400 bin olacak, EYT’lilerin 950 bini de çalışıyor” dedi.
Cumhurbaşkanı da “2024 yılını emekliler yılı ilan ettik” dedi. Biz emekliler bunlara itiraz ediyoruz. “Yaşamıyoruz!, “Geçinemiyoruz!” diyoruz. 9 milyon emeklinin aldığı maaş 10 bin Lira civarındadır. Asgari ücret 17 bin Liradır. Asgari ücretten az maaş olur mu? Kaldı ki, asgari ücrette dipten kurtulamadık.
Büyüyen yoksulluk, emekçileri, işsizleri ve biz emeklileri derinden etkilemiştir. Görülüyor ki bu durum devam edecek. Bizler, bu büyüyen yoksulluğa, zengini daha zengin yoksulu daha yoksul kılan bu sisteme itiraz ediyor, HAYIR diyoruz. Bakınız bu sistem öyle bir sistem ki, dünyada en zengin 5 kişi, yalnızca 3 yıl içinde servetini 464 milyar dolar artırırken, 800 milyon çalışan 1,5 trilyon dolar gelirden mahrum kaldı. Yoksulluğu yok etmek için 229 yıl gerekiyor. Türkiye’de yalnızca 2023 yılında milyoner sayısı yüzde 70 artarak 1,3 milyona dayandı. Buna karşılık orta gelir grubu çöktü. Biz emekliler bu sistemin değişmesini istiyoruz.
- Bizler Toplu Sözleşmeli Sendika hakkımızın tanınmasını, örgütlenme önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Uluslararası yasalarca güvence altında olan bu hak engellenemez.
- Emekli maaş bağlanma oranlarının 1999 yılı öncesi düzeye çekilmesini istiyoruz.
- En düşük emekli maaşının asgari ücrete endekslenmesini ve ücretler arasındaki dengesizliğin giderilmesi için intibak yasasının çıkarılmasını istiyoruz.
- Yoksullukla mücadelenin temel yolu adaletli bir vergi sistemi yaratmaktır. Oysa bugün servet vergilendirilmemekte, dolaylı vergiler üzerinden zengin ve fakir ayırt etmeyen adaletsiz bir vergi sistemi uygulanmaktadır.
- Enflasyona göre ücret artışı yapmak bir yoksullukla mücadele yöntemi değil yoksulluğu körükleme, emek sömürüsünü artırma yöntemidir. En başta emeğin ekonomik büyümeden pay alması gerekmektedir.
- Finansal ve coğrafi olarak erişilebilir, süreklilik arz eden kaliteli sağlık hizmeti alma hakkı için; sağlık hizmetlerinin kullanılmasının önünde engel teşkil eden KATKI PAYI uygulamasının kaldırılmasını, gerontoloji hizmetlerinin yaygınlaştırılmasını, aile hekimliği uygulamasında aile hekimlerinin, performans kriterlerinde yaşlı bireylere yönelik verilen hizmetlerin katsayısının artırılmasını talep ediyoruz.
- Bayram ikramiyelerinin en az asgari ücret seviyesinde olmasını,
- İnsan onuruna yakışır konut ve barınma hakkının karşılanmasını,
- Yerel yönetimler tarafından emeklilerin bir araya gelebileceği kendi kullanımlarına tahsis edilecek EMEKLİ SOSYAL TESİSLER üretilmesini,
- Banka ve özel vakıf emeklilerin SGK kapsamına alınmasını talep ediyoruz.
Biz emekliler; Mevcut kötü gidişe itiraz ediyor, insanın ezilmediği, sömürülmediği, özgürlük, kardeşlik ve barış içinde, onurlu yaşamak istiyoruz.
“BU YAŞTA HİÇBİR ŞEY ÜREMEDEN EVDE OTURMAK NE KADAR ZOR BİR ŞEY”
İşsizler adına konuşan genç kadın Aylin Yıldız
“Ben tam 19 yıl aralıksız okula gitmiş, iki üniversiteyi başarıyla bitirmiş bir gencim. Liseye kadar nice meslek hayallerim vardı.
Ancak etkinliğe adını koyduğumuz büyüyen yoksulluk ile yüz yüze geldim. Nereye gitsem ya deneyim isteniyor ya da okuduğum alan dışı bir iş veriliyordu. Çevreme bakıyorum, benim gibi milyonlarca genç aynı durumda. Bu yaşta hiçbir şey üremeden evde oturmak ne kadar zor bir şey, anlatamam.
Depresyon atakları, yoğun ilaç kullanımları, uyuşturucu bağımlılığı, genç yaşta evlilikler, her türlü yasa dışı eylemde bulunma ülkemizin gençliğinin yaşadıklarıdır.”
“İŞSİZLİK, PAHALILIK, YOKSULLUK KADER DEĞİLDİR”
Yoksullukla Mücadele Platformu Sözcüsü Süleyman Şahin, Büyüyen yoksulluk Yaşamın gerektirdiği olanaklardan yoksun olma durumudur. Dünyanın en zengin beş kişisinin serveti %114 arttı. Dünya nüfusunun %60 olan 4,77 milyar insanın Toplam serveti %0,2 oranında azaldı.
Türkiye nüfusu 85 milyon 372 bin 377 ve en zengin yüzde 10’luk kesim gelirinin yüzde 54’üne sahip. Kalan yüzde 90 nüfus ise gelirin yüzde 46’sını alıyor. En zengin 13 milyarderin serveti 38,9 milyar dolara ulaştı. Nüfusun yarısının toplam serveti ise 38,5 milyar dolar.
Ancak işsizlik, pahalılık, yoksulluk kader değildir! diyerek örgütlü mücadele çağrısı yaptı.
“METROPOLLERİN ACIMASIZ O YIKICI VARLIĞI HEPİMİZİN ÜZERİNDE BİR GÖLGE”
Cumhuriyet Halk Partisi Kartal İlçe Başkanı Mert Polat, içinde bulunduğumuz sürecin problemlerine dikkat çekerek; ” Bunların en büyüğü de tabii ki yoksulluktur. Bu yoksulluk kavramını burada çok kıymetli panelistlerimiz, konuyla alakalı yıllarca yazmış, fikirlerini beyan etmiş, topluma öncülük etmiş kişiler bilgi verecek. Ama tabii sokakta da çok farklı bir hikaye ile karşı karşıyayız.
Köylerde hayat bitmiş. Kentlerde herkes evlerinde. Metropollerin acımasız o yıkıcı varlığı hepimizin üzerinde bir gölge gibi geziyor. Yaşadığımız günün kalitesi çok ciddi düşmüş durumda. Asla beslenemeyen, barınmayan, ev sahipleriyle çok ciddi problem yaşayan kiracılar var. Çalışamayan insanlar, çok ciddi bir işsizlik sorunu. Ülke alev alev yanıyor. Her alandan artık dibe vurmuş. Ortaya çıkan şey bir geçimsizliktir.
Bugün katliamlara vahşetlere tanıklık etmekteyiz. Bu kelimeleri kullanmak istemiyorum ama hayvanda, doğada, insanda, her alanda çok ciddi bir tahammülsüzlük söz konusu. Bunların hepsi bu evlerde yaşanan derin yoksullukla alakalı, bu evlerde yaşanan huzursuzlukla alakalı. Evine ekmek götüremeyen bir baba, bir anne, çocuğunun çalışmak zorunda olduğunu hisseden bir hasta baba, emekli olduktan sonra köyündeki evinde yaşayamayacağını bilen bir emekli kadınlarımız. Çok ciddi bu duygularla beraber toplum içerisinde var oldukça toplumun tabii ki kültürel mekanizması da ister istemez çökmüş oluyor.” diyerek süreci tanımladı.
ÜLKENİN ASIL GÜNDEMİ YOKSULLUK
Sosyal Politikalardan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Sinan Karaca Öztürk il örgütü adına yaptığı konuşmada yönetime geldiklerinde kent yoksulluğu ile ilgili başkan yardımcılığı kurduklarını anlatarak, “Göreve geldiğimizde, sevgili il başkanım ve yönetici arkadaşlarımızla bu konu üzerinde konuştuk. Aslında bunda biraz da benim Roman olmam belirleyici oldu. Ben Marmara Bölgesi Roman Dernekleri Federasyonu Başkanıyım, yoksulluk ve sefaletin en yakın tanığıyım.
Biz Sosyal Politikalar ve Kent Yoksulluğu Başkanlığı olarak herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Ülkenin asıl gündeminin yoksulluk, sefalet ve açlık olduğunu anlatmak için kapı kapı gezeceğiz ve yoksulluğu anlatacağız.” diyerek partilileri göreve çağırdı.