Emperyalizme karşı mücadelenin yerini emperyalizmle uzlaşmanın aldığı günümüzde ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in Çin’e yaptığı resmi ziyarette yapılan açıklamadan hareketle bir kez daha Enver Hoca’yı hatırlamak gerekir.
Çin emperyalizmi ABD emperyalizmi ile nasıl bir ilişki içinde olmak istediklerini, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’in Çin’e yaptığı resmi ziyarette bir kez daha dile getirdi.
Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre; ‘Çin Dışişleri Bakanı Qin Gang, ‘Çin’in ABD ile ilişkilerini, Devlet Başkanı Şi Cinping’in ortaya koyduğu karşılıklı saygı, barış içinde bir arada yaşama ve kazan-kazan işbirliği ilkeleri çerçevesinde gördüğünü ifade eden Çin Gang, bu ilkelerin ilişkilerin ortak ruhu, hedefi ve kırmızıçizgisi olması gerektiğini vurguladı.’
- Karşılıklı saygı,
- Barış içinde bir arada yaşama
- Kazan-kazan işbirliği ilkeleri
Bu ilkelerden “Barış içinde bir arada yaşama” anlayışı Kruşçev’in Sovyetler Birliği Komünist Partisinin 20. Kongresinden itibaren, ABD emperyalizmiyle uzlaşma ve işbirliği çizgisi ve bunu tüm komünist hareket için genel bir çizgi olarak ileri sürdüğü zamandan bu yana revizyonist partilerden başlayarak anti- emperyalist mücadele büyük bir darbe aldı.
Komünist ya da benzer sıfatlar kullanan partiler büyük emperyalist, sömürgeci, yeni sömürgeci burjuvazi ile uzlaşmayı emperyalizme karşı mücadelenin yerine geçirdiler. Çin Komünist Partisi ta o zaman bu uzlaşmayı destekleyen parti oldu.
Bu durumdan hareketle Enver Hoca “Avrupa Komünizmi Anti Komünizmdir” adlı kitapta, anti- emperyalist mücadelenin olmazsa olmazını şöyle tanımlıyordu:
“Genel olarak emperyalizme ve her ülkedeki aletlerine karşı mücadele, her komünist partinin stratejinin temel sorunlarından biri olduğu gibi, ister demokratik halk, ister anti-emperyalist, ister sosyalist olsun her devrimin zaferinin belirleyici koşullarından da biridir. Aynı zamanda, emperyalizme karşı takınılan tavır, her ülkede ulusal çerçevede ya da uluslararası çapta hareket eden her siyasal güç için, onun siyasal ve ideolojik konumunu değerlendirmede bir mihenk taşı görevi yapar. Kısaca söylersek, emperyalizme karşı tutum, her zaman gerçek yurtsever ve demokratik devrimci güçleri, gericilikten, karşı-devrimden ve ulusal ihanet güçlerinden ayıran bir sınır çizgisi olmuştur.”
Anti-emperyalist mücadelenin büyük bir yenilgi alması ve komünistler için böylesi büyük bir ilkesel sorunda uzlaşma ve işbirliği çizgisinin egemen kılınması ister demokratik halk, ister anti-emperyalist, ister sosyalist olsun her devrimci mücadeleyi emperyalizmin sınırları içine çekmiştir.
Böylece yeni sömürge ulusların ulusal sorunu, görmemezlikten gelinerek emperyalizme çelişkisi inkar edilmiştir. Emperyalizmin her çeşit siyasî, ekonomik, askerî, kültürel, maliye, para, teknoloji ve başka zincirlerle elinde tutarak sürdürdüğü sömürge politikasında uygun bir zemin sunulmuştur.
Bundan dolayıdır ki, Çin emperyalizmi ABD emperyalizmine
Karşılıklı saygı,
Barış içinde bir arada yaşama
Kazan-kazan işbirliği ilkeleri etrafında emperyalist politikaları sürdürmeyi önermektedir.
Bu emperyalist politikalara karşı mücadeleden uzlaşamaya geçen “Avrupa Komünistlerini” eleştiren Enver Hoca, “Avrupa-Komünistlerinin, ülkelerinde ulusal sorunun varlığını, Amerikan egemenliği ve diktasına karşı mücadele vermek ve ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenliği sağlamlaştırmak gereğini yadsımaları, siyasal ve ideolojik yozlaşmalarının ve devrim davasına ihanetlerinin yeni bir kanıtıdır.” der.
Enver Hoca belirlemeyi şöyle sürdürür;” Reformist ideoloji, burjuvaziye boyun eğiş ve emperyalist baskı karşısındaki teslimiyetleri, Avrupa – Komünisti partileri sadece karşı devrimci değil, aynı zamanda karşı – ulusçu partilere dönüştürmüştür”der.
Bugün dünyada emperyalizme karşı mücadeleyi, sosyal emperyalizme karşı mücadeleye yükselten ve ısrarını sürdüren çok az partinin dışında esas eğilim uzlaşmacılıktır.