Gelmeyeni gözlemeyelim, kaçırdığımıza üzülmeyelim
Degerli dostlarım,
Gelmeyeni gözlememek ve kaçırdığına üzülmemek. Öncelikle yaşama ayak uydurabilmek için gereksiz ağırlıklardan kurtulmamız lazım.
ister maddi, ister zihinsel her türlü ağırlık işlerimizi zorlaştıracaktır. Huzursuz zihin, kafa karışıklığına ve mutsuzluğa yol açar.
Bazı ufak değişikliklerle hayatımızdaki kaygı ve stresten uzak durabiliriz. Huzuru yakalayabilir ve yaşam ile uyum içerisinde, aldırmadan bir ömür geçirebiliriz. Kasenizi ağzına kadar doldurursanız, dökülecektir. Bıçağınızı keskinleştirmeye devam ederseniz, körleşecektir. İnsanların onay vermesini önemserseniz, onların mahkumu olursunuz.
Değerli dostlarım, o bakımdan işinizi yapın, geri çekilin. Dinginliğe giden yegane yol budur.
Geçmiş çoktan geçti. Değiştiremeyeceğiniz şeyler için kaygılanmayın. Gelecek henüz gerçekleşmiş değil. Hayatta zaten bir prova değil bu yüzden tüm enerjimizi, ana verelim. Her ne kadar hoş bir öneri gibi durmasa da “koruyucu duvarlarınız“ olsun.
Huzursuz eden kişiler, olaylar, düşünceler, zihnimize acı verir. Sınırlarımız olmalı ve filitreden geçmeden hiç bir şey size ulaşamamalı. Her gün bir kaç dakikada olsa. Kendimizle baş başa kalmaya özen göstermeliyiz.
Değerli dostlarım, şükretmeliyiz, minnet duymalıyız, daha önce görmezden gelmiş olabileceğimiz şeylere teşekkür edelim. Sağlığınız, sevdikleriniz ve sizi seven insanlar için minnettar olmamız gerekir.
Konuya başlarkende belirttiğim gibi gelmeyeni gözlemeyelim, kaçırdığımıza üzülmeyelim,
Sevgilerimle Esen kalın.