700 bin işçiyi ilgilendiren TİS görüşmeleri kapsamında; Türk Harb-İş Sendikası İstanbul Şubesinin çağrısıyla işçiler Kartal’da eylem yaptı. Eyleme, Kartal Kara Dikimevi ve Pendik Tersane işçileri başta olmak üzere eyleme katılan işçiler “Vur vur inlesin Ankara dinlesin, sarı konfederasyon istemiyoruz” sloganları ile tepkililerini ortaya koydular.
700 bin işçiyi ilgilendiren TİS görüşmelerinde Türk-İş ve Hak-İş’in ilk 6 ay için yüzde 45 zam teklifine tepki gösteren Harb-İş üyesi işçiler İstanbul Kartal’da eylem yaptı. 700 bin işçiyi ilgilendiren 2023 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerinde Türk-İş ve Hak-İş’in ilk 6 ay için yüzde 45 zam teklifine tepki gösteren Harb-İş üyesi işçiler Kartal meydanında bir araya gelerek taleplerini haykırdı.
“YAŞASIN SINIF DAYANIŞMASI”
Pendik Tersane işçilerinin yürüyerek alana girdiği eylemde işçiler “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganıyla selamlaştılar. İşçiler, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Kiralar ödenemez oldu” pankartları taşıyan işçiler, “İş, ekmek, mücadele”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz”, “Türk İş, şaşırma sabrımızı taşırma”, “Vur vur inlesin, Ankara dinlesin” sloganları atarak geçinebilecekleri bir ücret için haykırdı.
Türk Harb-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya, artan enflasyon ile birlikte yaşanan ekonomik sorunlar karşısında sabit gelirlilerin tamamını olumsuz yönde etkilendiğine dikkat çekerek, 200 TL’nin tedavüle girdiği dönemde 3 tane çeyrek altın alınabildiğini bugün ise o 3 çeyrek altın için 32 tane 200 TL gerekiyor.
Basın açıklamasını Türk Harb-İş Sendikası İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya yaptı. Yalçınkaya, kamuda çalışan 700 bin işçinin de ekonomik sıkıntı yaşadığını söyledi: “Enflasyona karşı ücretlilere yönelik yapılan, yapıldığı söylenen çalışmalar yetersiz kalmış maaşlarımız kuşa dönmüştür. Son 10 yıldır enflasyon karşısında eriyen maaşlarımız Alım gücümüzü düşürdüğünden dolayı yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi vermekteyiz.”
“Enflasyon oranında maaş artışı dünyanın her yerinde sıfır maaş zammı demektir” diyen Yalçınkaya şöyle devam etti, “Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK resmi verileri ile yarı yarıya düşük gösterildiği Türkiye’de ise milyonlarca bordrolunun cebinden almak, alın terinin karşılığını vermek yerine sofrasındaki ekmeği daha da küçültmektir. Yıllardır süren bu olumsuzluk nedeniyle maaşlarımızın açlık sınırı ile arasındaki makas neredeyse tamamen kapanmıştır. Sanki ekonominin temel kuralıymış gibi yaşanan krizlerde ilk bizim ekmeğimiz küçülür, krizin bedelini hep emekçiler öder. Gerçek olan her ay işçinin emekçinin maaşı eline geçmeden yüksek enflasyon, vergiler ve sürekli çarpıtılan TUİK rakamları karşısında eriyip gitmektedir. Kamuda çalışan biz işçiler iki yıl içinde yaşanılan olağanüstü durumdan en fazla etkilenen kesim oluşumuzdur. İki yıl önce yapılan sözleşmelerde “gerçekleşmiş değil gerçekleşecek” olan enflasyon rakamlarının sözleşmelere yansımış olması tüm işçi ücretlerinin 6 ay geride kalmasına, zaten reel olarak azalan maaşların bir de bu şekilde erimesine neden olmuştur.”
“ÜRETİMDEN GELEN GÜCÜN KULLANILMASINI TALEP EDİYORUZ”
Üretimde gelen gücün kullanılması isteyen Murat Yalçınkaya, “Kamu işçisinin büyük umutlarla beklediği sözleşme görüşmelerinin Türk İş Başkanı Ergün Atalay’ın 20 Ocak’ta başladığını ilan etmesinden bugüne kadar sadece Türk İş ve Hak İş’in hükümete teklifi açıklanmış ilk altı ay için yüzde 15 refah payı + yüzde 45 zam istendiğini hatırlatan Yalçınkaya, bu teklifin büyük mağduriyet yaşayan işçiler tarafından yetersiz bulunmasına rağmen hükümetin buna sessiz kalmasına da tepki gösterdi, “Taraflar arasında yapılan her iki görüşmede bir ilerleme kaydedilmemiştir. Yaşanan belirsizlik işçiler arasında kaygı yaratmasına rağmen süreç ile ilgili sendikalar tarafından herhangi bir açıklama yapılmamaktadır. Kamu çerçeve protokolünün bir an önce imzalanması ve Türk-İş’in taleplerinin tavizsiz hayata geçirilmesi için üretimden gelen gücün kullanılmasını talep ediyoruz.”
“TÜM ÜLKE GENELİNDE BİR EYLEM PLANI HAZIRLAMALARIDIR”
Türk İş’e seslenen Murat Yalçınkaya, “Buradan öncelikle konfederasyonumuz Türk İş’e, Genel Merkezimize çağrımız sorunlarımızın çözümü noktasında hükümetle gerekli görüşmeleri yapmaları ve çözümsüzlük halinde tüm ülke genelinde bir eylem planı hazırlamalarıdır. Buradan hükümete çağrımız ise ivedilikle işçi maaşlarını gözden geçirmeleri ve gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alındığı, kabul edilebilir bir oransal artış sağlanmalıdır. Ücretlilerden vergi alınmaması veya yüzde 15 olarak sabit bırakılmasını istiyoruz. Bir an önce işçilere Türkiye Genel Seçimi yapılmadan refah payı verilerek ücretlerin arttırılmasını istiyoruz” dedi.
İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK ÜCRET
Türkiye’nin büyümesinden sadece yüksek gelirli kesimin, büyük sermaye ve finans sektörünün pay aldığını söyleyen Yalçınkaya “Gelir dağılımındaki makas gün geçtikçe açılıyor, ülkeyi ayakta tutan orta sınıf eriyor, tabanla tavan arasındaki uçurum büyüyor. Türkiye ekonomisi sözde büyüyor fakat işçiler bu büyümeden pay alamıyor” diye konuştu. Açıklamada son olarak sözleşmede yer alması konusunda işçilerin talepleri şöyle sıralandı:
Kamu çerçeve protokolünün amasız, fakatsız tavizsiz kabul edilmesini istiyoruz
Raflardaki ürün fiyatları sürekli artarken, Dolar almış başını giderken işçiler olarak yaramıza merhem olacak zamlar istiyoruz
Biz emekçiler; Geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi ve gelir artışının sağlanabilmesi için maaşlarımıza muhakkak refah payı istiyoruz
Biz emekçiler; Biz artık hayali oranlar ile kandırılmadan insanca yaşamaya yetecek kadar ücretlerimize artış istiyoruz.
Biz emekçiler tüm ücretlilerden vergi alınmaması veya yüzde 15 olarak sabit bırakılmasını istiyoruz.
Biz emekçiler; Sayın Bakanımızın “İşçimizi, emekçilerimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz” sözünün gerçekleşmesini istiyoruz.