Kartal Belediyesi işçilerinin en düşük aylık maaşı ne yazık ki, asgari ücret düzeyindedir.
Son toplu iş sözleşmesi ile birlikte çalışma saatleri 40 saate indi. TİS’in en önemli kazanımlarından biri oldu. Genel merkezin imzasından önce şube yönetiminin çözdüğü bu sorun önemli bir adım oldu. Eş zamanlı sözleşmelerde Kadıköy, Ataşehir ve Maltepe’de daha önceki protokol sözleşmelerle çözülen bu sorun Kartal’da çözülememişti. İşçiler 40 saatten fazla çalıştıkları taktirde bu çalışma akdi tatil çalışması olacağından 22 gün yerine 26 gün çalışan en düşük maaş alan işçinin maaşına 500 Lira ek olarak yansıyacak.
Ancak belediyelerde çalışmanın 40 saat olduğunu dikkate aldığımızda işçinin maaşı 22 gün üzerinde net 2892 Liradır. Yani işçiler asgari ücrete çalışmaktadırlar. İstanbul’da Şubat 2021 tarihinde açlık sınırı 2.850 Liradır ve yoksulluk sınırı 9.274 Liradır. Yani 10 -15 yıllık belediye işçileri açlıkta ölmeyecekleri bir maaşa çalışmaktadırlar.
Belediye işçileri bu kötü koşullara karşı sendikal örgütlülüğü üzerinde toplu iş sözleşmesi ile mücadele ederek açlıkta ölmeyeceği bir maaş için çabaladı.
Kapitalizmde her metanın değeri onda cisimleşmiş toplam emek üzerinden belirlenmektedir. Dolayısıyla işçinin emek gücü de bir mata olarak satıldığından onun değeri de kendisinin ve ailesinin yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli metaların değeri tarafından belirlenmektedir. Dolayısıyla yoksulluk sınırındaki bir işçisinin emek gücü metaının değeri 9.274 Liradır.
Kapitalizmde tekelci fiyatı bir yana bıraktığımızda tüm metalar kendi değeri üzerinden satılır. Bundan dolayı aldığımız her ürüne etiket fiyatı üzerinden ödeme yaparız. Ancak bu ödeme işçiye gelince işler hemen değişir ve işçiye açlık sınırındaki ücret dayatılır.
Bundan dolayı işçilerin sendikal örgütlülüğü ve bu örgütlülüğe bağlı olarak mücadele etmekten başka bir seçeneği yoktur. Ama bu hiç de kolay değildir. Başta uluslararası tekeller ve onların kurumları İMF ve Dünya Bankası olmak üzere tüm güçler Türkiye’de işçilerin ücretlerinin açlık sınırında tutulmasını dayatmaktadırlar. Bundan dolayı mevcut asgari ücret ve CHP’nin önerdiği 3100 TL de açlık rakamıdır.
Bu yüzden burjuva kesimler belediye işçilerinin ve Kartal Belediye işçilerinin toplu iş sözleşmesinde işçilerin sendikal örgütlülüğüne ve ücret taleplerine karşıt, bir tutum geliştirildi. Çünkü bu mücadele en başta emperyalist tekellerin ve işbirlikçi tekellerin dayattığı açlık ücretine karşı bir mücadeleydi. Bu mücadele bastırtılmadığı taktirde emperyalist güçler karşısında tüm burjuva partileri ücretleri düşük tutamadıkları için bir güven sorununa dönüşecekti. Sorunun özünü bu oluşturmaktadır. Belediyelerin bütçe sorunları talih sorundur. Bundan dolayı işçilerin özgür iradeleri çiğnenerek kendi örgütlerinin genel merkezi tarafından kazanımları en alt düzeyde tutarak dayatılan sözleşme imzalanmıştır.
Türkiye işçi sınıfı ve Kartal Belediye işçileri sendikal örgütlülüğü ve mücadelesi olmadığı taktirde açlık düzeyindeki bir maaşa çalıştırılacaklarını bilmektedirler. Gönüllü olarak sendikasında örgütlenmekte ve hakları için mücadele etmektedirler. Bu mücadelesine bağlı olarak maaşın yanı sıra diğer kazanımlarla maaşına ekler sağlamıştır. Kamuoyuna işçiler çok para alıyor algısı yaratmak amacıyla yansıtılan rakamlar işte bu toplam rakamlardır. Bu rakamlara ise örgütlü sendikal mücadele ile ulaşılmıştır. Yoksa 3159TL’ye çalışmak zorunda kalacaklardı.
Kartal Belediye işçisinin 22 gün çalışma üzerinde aldığı yemek ve yol parası çıktığında evine götüreceği para 3272 TL’dir. Evde çocuğu aç olan bir işçinin bu yemek parasını kendine harcamayacağı, araca binmeden işe gidip gelmeye çalışacağı açıktır. Bu koşullarda çalışan bir işçinin günlük olarak beslenemeyeceğnden fiziki olarak çalışması eziyete dönecektir. Açlık, borç ve harç içinde bir “yaşam” sürmeye çalışan bir işçinin moral değerlerini koruması da mümkün olmayacaktır.
İşçilere dayatılan mevcut koşullar kölelerin kırbaçlarla çalıştırılmasından farklı değildir. Tüm ülke işçilerinin durumunun bu olduğu dikkate alındığında işçilerin sendikal örgütlülükleri üzerinden mücadele etmekten başka şansı yoktur.
Bu yüzden sendika genel merkezin tutumuna rağmen işçiler, sendikasından istifa etmeyerek kendi şubelerine sahip çıkarak kararlılık göstermiştir. Çünkü kırbacın şiddetinin ancak örgütlülüğü ile azaltabileceğini bilmektedirler.