6. Vedat Günyol Deneme Ödülleri Töreni Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Zamandan başka mülkü olmayan ‘Yazarların Cumhurbaşkanı’ Vedat Günyol’un anısını yaşatmak ve onu yeni kuşaklara tanıtmak amacıyla her yıl düzenlenen ‘Vedat Günyol Deneme Ödülü’ törenin Kartal Belediyesi katkılarıyla Kartal’da yapılıyor olması büyük önem taşımaktadır.
Bu büyük öneme karşın Kartallı aydınların ödül töreni etkinliğine katılımının çok az olması oldukça düşündürücü. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi olan aydınlarımızın dışında Kartallı yazarlar salonda yoktu.
Sunumu gerçekleştiren Belediye emekçisi şair İsmail Biçer, yazar Mustafa Köz’ü kamera çekimleri için ışığı daha iyi alabileceği bir noktaya gelmesi konusunda uyarınca Mustafa Köz, Johann Wolfgang von Goethe’nin ‘ışık daha çok ışık’ sözleriyle ışığa dikkat çekti. Goethe’nin “İnsan, kendini yalnız insanda tanır” sözünü de anımsayarak sanırım Kartallı aydınlara sorabiliriz; Işık almadan ışık üretme, insan tanımadan kendinizi tanıma gibi olağanüstü bir özelliğiniz mi var?
Hiçbir aydınımız böyle bir özelliğinin olduğunu iddia edemeyecektir. Öyleyse aydın olmanın ışık salmakla özdeşliğini dikkate aldığımızda Vedat Günyol gibi bir aydınını ışığında ve öğretici kişiliğinden uzak durarak ışık salmanız mümkün mü? Bir aydın olarak aydınlanma kaynağına sırtınız dönerek ışık salabilir misiniz?
Biliyoruz ki, alacağı ışık aydınlar için yaşamsaldır. Aydının yeni üretimi, alacağı bu enerjiye bağlıdır. Dolayısıyla bu denli önemli bir etkinliğe sırtını dönen aydının okuyucularına ışık salması da mümkün olmayacaktır.
Kartallı aydınların katılım eksikliğini sadece bu etkinlikle sınırlı bir gözlemime dayansa, aydınlarımıza haksızlık yaptığımı düşüneceğim. Ama hayır. Bu gözlemim sadece bir etkinle sınırlı değildir.
Kartal’da özellikle Kartal Belediyesi’nin katkılarıyla önemli kültür-sanat etkinlikleri gerçekleşmektedir. Hemen hemen bütün etkinliklerde ne yazık ki aynı gözlemi yapmaktayım. Bu kadar çok ışığın olduğu bir yerde aydınlarımızın perdelerini çekerek kendi üzerlerine büzüşmeleri kabul edilemez. Işığa daha çok ışığa yaşamsal olarak bu denli çok ihtiyaç duyduğumuz bir zaman kesitinde Kartallı aydınların bu tutumu kabul edilemez.
Evet, Kartallı aydınlar vurgusunu özellikle yapıyorum. Geçmişten bu yana Kartallı aydınlar en uzak diyarlardan bile ışık almayı ve aldığı ışıkla aydınlanmayı yeniden yaratan bir geleneğe sahiptir. Bugün de Kartal, 300 civarında aydınıyla tarihsel konumunu hak eden bir yerdedir. Ancak tarihsel rolünü oynayabilmesi aydınlanmayı topluma taşıyabilmesine bağlıdır. Ki, sorun tam da buradadır. Ne tarihsel kimliğimiz ne de aydın kimliğimiz yeni ışıklarla tomurcuklanmıyor ise yaşamın verimli yeşil ağacına dönüşemeyiz.
Bundan dolayı aydınlarımız tarihsel rolüne uygun davranmalıdır; Sahip oldukları o özel yetileriyle ‘ışık daha çok ışık’ almalı ve bunu topuma yansıtmalıdırlar.
Bunu gerçekleştirmek için ise buna uygun davranmalıdırlar. Yazar Celal Ülgen’in “Düşündüğü gibi yaşayan, yaşadığı gibi düşünen biriydi Vedat Günyol” tanımlaması bir kılavuz olmalı. Goethe’nin “İnsan, kendini yalnız insanda tanır” sözünden hareketle birbirimizden daha çok öğrenerek kedimizi daha iyi tanımak için bir aydın olarak bile, etkinliklere daha çok katılım gösterilmeli diye düşünüyorum. Çünkü Kartallı aydınlar da ışık almadan ışık salamaz.
Kartallı aydınlar da ışıksız ışık salamaz
İLGİLİ HABERLER
Katilıyorum.Aydinlara..hele vefat eden aydinlara bile…destek olmayan.anmayan.. aydın olamaz zaten…