Kartal’lı şair Dilruba Nuray Erenler, Ankara’da dünyaya geldi. Nevşehir (Avanos) kökenli öğretmen bir ailenin kızı olan Erenler çocukluk ve gençlik yıllarını Bursa’da geçirdi.
Yüksel FIRAT
Bursa Eğitim Enstitüsü‘nde Fizik Kimya Biyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra Anadolu Üniversitesi’ndeki Fizik Lisansıyla öğrenimini tamamlayan Erenler, Sivas Gürün Lisesi, Sakarya Pamukova Lisesi, İstanbul Medine Tayfur Sökmen Lisesi ve Kartal Lisesi’nde branşı ile ilgili derslerde 24 yıl öğretmenlik yaptı.
Şiire ve edebiyata olan tutkusunun ortaokul yıllarında başladığına değinen Erenler, en büyük destekçisinin Türkçe öğretmeni olduğunu söylüyor. Yazdığı şiirleri birçok kez okul gazetesinde yayınlanmış ve Bursa Milli Eğitim Müdürlüğünün açtığı “konulu” bir yarışmada Lise İkincisi olmuştur.
“Dil gerçek yaşamın bir yansıması, izdüşümü; insanlığın vicdanıdır.”
Erenler: “Çağdaş şiirin öncülerinden sayılan Stephané Malermé’nin belirttiği gibi aynı zamanda şiir bir dil ustalığıdır ve bireyseldir” diyerek eşitsizlikler üzerine kurulu bir dünyada, güzelden, haklıdan, güçsüzden yana durmak için dile özne olmak gerektiğine vurgu
Dil ile gerçeklikler arasında göndermelerle kurulan estetik bir özne(…) Yoksa sınıfsal, ırksal, cinsel, dinsel, ezilmişlikleri yaşayan yüzbinler için nasıl bir söz bir soluk olunur?
“Şiir sözcüklerin taşıdığı anlamların ayrılmaz parçası olan yaşam biçiminin bilincine varma işidir. Kendimi de şiirimi de, sözcüklerle sonsuzluğa çıkmış bir yolcu olarak görüyorum. Bu bazen bıçağın keskin yüzünde ya da sonsuz bir okyanus ormanı üzerinde yürümek gibi bir şey…”
“Yazmak kendini var etme eylemidir. Şiir, bu var etme eylemi içinde cinsleri eşitleme işlevi görür.”
Hemcinsleri üzerine tarihsel süreçte devredilmiş kimliğin ne olduğunu nasıl yaşaması gerektiğini küçük yaşta fark eder. Şair: “Evin erken büyüyen tek kızı, üç erkek kardeşin ablası, rol modeli, annenin yardımcısı, var olan sorumlulukları yerine getiren, esirgeyen koruyan, üzmeyen utandırmayan saygılı hanım hanımcık biri” tanımıyla dikkat çekiyor bu coğrafya kadını için zorlaşan bir mirasa.
1980’den sonra, şair kadınları çoğalınca, şiirin dişil dili, kadın dili, kadın sesi, gibi yaklaşımların gündeme geldiğini söyleyen Erenler, gelinen noktada dilin de bir cinsiyeti olabileceği yanılgısına dikkat çekiyor. “Cinsiyet” sözcüğünün nesneleri değil insanı niteleyeceği ve yokluk, yoksulluk, sürgün, tutukluluk, savaş gibi hayatın kırıldığı yerlerde dişi ya da er olmanın ne hükmü var der.
“Sayıları çok değilse de şiirimiz içinde bir ses, özgün imgeleri olan, eşdeşi olmayan katıksız saf şiir yazan eril dile sırf şiir oluşu ile diklenen yaşama tavrıyla karşı duran şair kadınlar var. Türk şiiri bunları davet etmemiş, yazdıklarıyla ve dirençleriyle şiirin içinde kendilerine yer açtılar, açacaklar da.”
“O kavga bitmedi…”
Faşizme karşı devrim algısı geliştirirken, diğer taraftan kadın, emek, hak ve eşitlik mücadelesine can vermiş öncül kadınların izlerini süren şair, o kavga bitmedi diyor ve ekliyor; kadın, bilim ve sanat öncülerinin kattığı dirençle yaşamımı anlamlandırmaktayım.
“Herkes kendi müjde ağacının altında meyvelerini topluyor.”
Şiirin yarışmasız ve her yaratının biricik ve tekil olduğunu belirten şair, herkesin kendi müjde ağacının altında meyvelerini topladığı söylemiyle şiir için verilen ödüllerin motivasyonu güçlendirdiğine değiniyor.
Erenler, ödülleri yetkin, iyi, adil bir seçici kurulun onca şiirin içinden değişik bir dili bulup onu sahiplenmesi olarak görüyor. Üç kitabından 2.’siyle Cemal Süreya Şiir Ödülü( Geceyi Uyut Göğsünde ) 3.’süyle ise Enver Gökçe Şiir Ödülü’ne ( Sürela) değer görülmüş iki kitabı bulunuyor şairin. Ayrıca ödüllerin ismiyle anılan şairler hakkında sorumluluk da geliştirdiğini belirten şair, genç arkadaşların bu gibi deneyimleri yaşamalarını öneriyor.
“Kartal’da yapılan güzellikler daha geniş kitlelere duyurulmalı”
Kartal Belediyesi olanakları ölçüsünde kültür ve edebiyat ortamını geniş çerçevede kucaklayan çalışmalar yapıyor. Bunları yakından izleyen bazen de bu programların içinde yer alan biri olarak İstanbul’da bu konularda önemli varlık gösteren birkaç belediyeden biri olduğunu düşünüyorum. Bu da içinde yaşadığımız yerin farklı sanatsal disiplinlere buluşmasını sağlıyor. Çocuklarımız ve gençliğimizin ufkunu açıyor yaşama cesaretlendiriyor. Bu noktada genç dinamik Belediye Başkanımızı, bağlı kültür sanat birimlerinin çabalarını kutluyor, ülkede hatta yurt dışında ses getirecek işler başaracaklarına inanıyorum.
Gözlemlediğim olumsuzluk yönleri gidermek için, yapılanın daha da geniş kitlelere duyurup daha çok insanı bu güzellikleri görüp yaşamalarını sağlayan araçlar bulunmalı. Çağdaş modern bir toplumu oluşturma çabalarının derinleştirilmesi köklendirilmesi gerekir. Bu durumun gerekli çözümü, eğitim ve öğretimde. Yani sorunların temeline ilişkin her yaştan insanı üretime katan proje çözümler üretmekte.
Kartal’da en önemli eksik, büyük ve çok amaçlı bir kütüphane, yazar evi, merkezde çok yönlü hizmet verebilen yeni kültür merkezleri, Gençleri kafelerden alıkoyacak, kültüre sanata katkı sunacak küçük, büyük cazibe merkezleri.
“Geleneksel döngü insanların yaşam enerjisini zayıflatıyor.”
Geri yerel aidiyetler de kültürel ve sanatsal aktiviteleri olan sanatçıları derinden etkiliyor. Kent insanı olmanın önünde popüler kültürün dayatmaları varken hemşericilik, bölgecilik, geleneksel folklorik yapıya körlenesine bağlılık (merkezden uçlara doğru gidildikçe artan ) tüm şehirlerde ilçeleri en büyük köy yapmaya yetiyor. Geleneksel döngü insanların yaşam enerjisini zayıflatıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla da özgürlük, hak ve emeğin eşitleşme mücadelesinde can vermiş tüm öncü kadınlarımızı saygıyla anarken, sevinçlerine, acılarına eklemlendiğim tüm dünya kadınlarını sevgiyle kucaklar “Sabır çiçeklerinin açtığı yerde sonsözü hep direnenler söyler” diyor şair Adnan Yücel biz direndiğimiz yaşamdan artık eksilmeyelim dileğimle.
“Anneler bilir soya dönüş masalını
var oluştan beri sürerken kavgalar
tanrılarla krallar
her seferinde insan üstü kırbaç
aynı güneşe çıldırır ellerimiz”
Dilruba Nuray Erenler
Dilruba Nuray Erenler’in şiirleri ve edebi eserleri;
Uyanış, Kar, Şiiri Özlüyorum, Hayal,Yaba,Papirus Berfin Bahar Mühür, Üvercinka, Tmolos Edebiyat, Güney Güncel Sanat, Edebiyatİst, Yeni Dönem, Sanat Yaprağı Edebiyat Nöbeti, SonHasat, Şehir, Koza Düşünce, Kirpi, Gamlı Baykuş isimli dergilerde ve bazı yerel yayın organları aracılığıyla okurla buluştu. “Ay Serilirken Yatağıma” isimli kitabı ile (İlk iki baskısı 2008 -2009 Artshop Yayınları), Sürela, “Geceyi Uyut Göğsünde” isimli (2011- Hayal Yayınları) şiir kitabı bulunmaktadır.
Edebiyat Defteri, Güneşi Öpmek İçin(Egeli Kadın Yazarlar), Direniş Şiirleri (Artshop Yayınları), Kömür Yarası (Artshop Yayınları) ,İtalya’da Opa isimli antoloji’lerde şiirleri yer aldı.
Ödüller;
“Geceyi Uyut Göğsünde” (2011- Hayal Yayınları) 2010 Cemal Süreya Şiir Yarışması’nda “Başarı Ödülü” “Sürela” isimli üçüncü kitabı ise, 2015 Enver Gökçe Şiir Yarışması’nda yayımlanmaya hazır dosya olarak “Birincilik” ödülü ile onurlandırıldı.
Katıldığı şiir festivalleri;
Birçok “Uluslararası Şiir Festivali’ne katılımcı oldu; Şiirİstanbul Festivali, Kartal Şiir Festivali, Feminİstanbul (son iki yıldır koordinatör),Cemal Süreya Bafra Neyzen Tevfik Kültür Sanat Festivali, Dünya Şiir Günü, Uluslararası Barış Şiirleri Festivali vb.
Faaliyet gösterdiği kurum ve kuruluşlar;
PEN (Uluslararası Pen Yazarlar Derneği)
TYS (Türkiye Yazarlar Sendikası), Edebiyatçılar Derneği, Dil Derneği ,
Cemal Süreya KSD, Yeni Kuşak Köy Enstütüleri Derneği, BuYaz (BursaYazınSanatDerneği), Kartal Kültür Sanat Derneği.
Emeklerinize SELÂMLAR
Dilruba Hanım i takdir ediyorum.