Serra Taşköprü bu kez “Beni Linç Eder misiniz?” diyerek; Günce yayınları tarafından yayınlanan deneme kitabı ile okuyucularıyla buluştu.
Yüksel Fırat
Kartal’ın Sesi okurları yazarımız Serra Taşköprü’yü daha yakından tanımaktadırlar.
“Hesaplanmış Sessiz Manipülasyon Yoluyla İşlenen Suçlar Ve Yasal Boyut”,
“Sessiz Aşk Terapisi”,
“Sessiz Şiddet” kitaplarının ardından
“Beni Linç Eder misiniz?” kitabı ile okuyucuyu toplumun sinir uçlarına korkusuzca dokunmaya çağırmaktadır.
Serra Taşköprü insanın kendini anlatması zor iştir diyerek; “Genelde insanlar kendilerini değil kariyerlerini veya sahip olduklarını anlatır. İnsanlar kendilerini çoğu zaman olmak istedikleri gibi ya da başkalarının hoşuna gidecek biçimde tanımlarlar. Ben kendimi eleştirmeyi ihmal etmem. Bu benim için yapıcı, kurucu, onarıcı bir şifa yöntemidir. Başkalarına bela olmak istemem varoluşumla. Belki hiçbir zaman ulaşamayacağım vecdi ve bilgeliği arzulayarak yol alan bir garip yaşam yolcusuyum.”
Serra Taşköprü “bir garip yaşam yolcusu” olarak bu yolu yürürken amacı insanlara ulaşmaktır. Yazar bu amacını ise şöyle tanımlamaktadır:
“Amaçladığım şey önce görünür olmak, çünkü birçok insanın ruhuna, yüreğine ve aklına ulaşabilmeyi hedefliyorum. Gerek içerik üreterek, gerek yazarak, gerekse konuşarak ve hepsinden öte hayatı yaşayarak ilham olmak istiyorum insanlara. İdealleri için çabalayan yalnızların ihtiyaç duyduğu dayanışmayı sunmak istiyorum. “El alem ne der?” diye endişelenmeden, inançları ve arzuları için mücadele etmeleri için iyi bir örneği olmak istiyorum.”
Serra Taşköprü’nün farklı zamanlarda yazmış olduğu makalelerinde oluşan ve “Linç etmek ve linç yemek üzerine kendimi düşüncelerimle ve duygularımla canlı kadavra olarak sunmuş olduğum bir kitap” diyor Taşköprü.
Serra Taşköprü linçin Kapitalist aklın iğdiş ettiği çağın ruhundan kaynaklandığını belirterek sorunun esas kaynağına da işaret etmektedir.
Serra Taşköprü; “Çağın ruhunda görülüyor ki, yaşamın bütün alanlarını ve boyutlarını kuşatan küresel kapitalist sistem tüm dünyayı ele geçirmiştir. Kapitalist aklın iğdiş ettiği çağın ruhu insanı, dünyayı ve yaşamı şey- leştirmiş, bilinci hakikatten yoksun bırakmış ve “insan insanın kurdudur” safsatasına boyun eğdirmiştir. Günümüzde, piyasanın kutsalları gündelik hayatın her kesitinde maneviyatı yok etmeye muktedir olup maddiyata tamah etmeyi aşılamaktadır.” Diyerek durumu tespit etmektedir.
Serra Taşköprü her makalesinde şiddetin tabiatına tanıklığını ortaya koyarken; “Bu kitapla, şiddetin tabiatına tanıklığımı ifşa etmek isteğim ve mottom şu oldu: “Katilin azabı kurbanın acısından büyüktür!” diyerek katil ya da kurban; azap ya da acı, hiç kimsenin bu sürecin dışında olmadığını da göstermektedir.
