Veli Der; “ÇOCUKLARIMIZIN ÇOCUK İŞÇİ OLARAK ÇALIŞTIRILMASINA HAYIR!”
Kartal Öğrenci Veli Derneği dernek binasında yaptığı basın açıklamasında; “Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin (MTAL) okul özelliğinin kaldırılarak Mesleki Eğitim Merkezlerine (MESEM) dönüştürülmesi, sınıfsal olarak yoksul ailelerin çocuklarının okuduğu meslek liselerindeki öğrencilerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ve çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasının önü açılmıştır.”dedi.
Kartal Öğrenci Veli Derneği (Veli Der) ilçe dernek binasında yapılan basın açıklamasını Veli-Der Sözcüsü Seval Keleş okudu. “Kamusal bir hizmet olan eğitimin piyasalaştırılması, salgınla birlikte eğitimde yaşanılan eşitsizliğin daha da derinleşmesi, ekonomik kriz ve yoksulluğun artışı sonucu okul terklerinin kitlesel bir şekilde arttığı çocuklarımızın “çocuk işçi” haline getirildiği günleri yaşıyoruz” diedi.
Açıklama 1-3 Aralık 2021 tarihlerinde gerçekleşen 20. Milli Eğitim Şurası’na dikkat çekerek; “Milli Eğitim Şurası’nın ana gündemlerinden biri mesleki eğitimdi. Şura sonuçları eğitim ile piyasa arasında kurulan ilişki, Organize Sanayi Bölgelerine yeni mesleki okulların açılacağının müjde olarak duyurulması, çocuklarımızın eğitim hakkının nasıl ihlal edildiğini ve edileceğini bize göstermişti. Şura ile Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinin (MTAL) okul özelliğinin kaldırılarak Mesleki Eğitim Merkezlerine (MESEM) dönüştürülmesi, sınıfsal olarak yoksul ailelerin çocuklarının okuduğu meslek liselerindeki öğrencilerin ucuz iş gücü olarak görülmesi ve çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasının önü açılmıştır.”
Mesleki ve teknik ortaöğretimdeki öğrencilerin kurum türlerine göre dağılımı üzerinden öğrencilerin %64,8 resmi devlete ait MTAL’de , %23,3’ü devlete ait MESEM’ler’lerde öğrenim görmekte. Özel MTAL’de, ÇPAL’lerin mesleki ve teknik programlarında ve özel MEM’lerde eğitim gören öğrencilerin oranları sırasıyla %8,1, %3,8 ve %0,01’dir.
Mesleki Eğitim Merkezlerinde haftada bir gün okula gelen, kağıt üzerinde dört gün işyerinde bulunan gerçekte ise Cumartesi bazen de Pazar günü de çalıştırılan çırak öğrenci sayısı 2020-21’de 159 bin 773 iken 2023 Ocak ayı itibariyle 1 milyon 300 bine ulaştı.
MESEM uygulaması ne amaçla, kimin/kimlerin hangi ihtiyacını karşılamak için neden yaygınlaştırılıyor?
1. Mesleki ve Teknik Eğitim maliyetli bir eğitimdir. Mesleki ve Teknik Eğitimin olmazsa olmazı laboratuvar, atölyeler ve buralarda eğitim için gerekli makine, donanım; eğitim sırasında tüketilecek elektrik ve malzemeler, eğitim personeli MEB bütçesi için ciddi bir yekûn teşkil etmektedir. MEB yetkilileri bu eğitimi bir mali külfet olarak görmektedirler. MESEM’e kayıtlı öğrenciler sadece haftanın bir günü teorik meslek ve kültür dersleri için okula gelecektir. Öğrencinin maaşının işsizlik sigorta fonundan karşılanması, sigorta primi gibi giderler teknik eğitime yapılan harcamayla kıyaslandığında çok cüz’i bir rakama karşılık gelecektir.
2. Diğer bir yandan Mesleki Eğitim Merkezlerinde kayıtlı öğrencilerin iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası devlet tarafından, İşveren devlet katkısı amacı dışında kullanılan İşsizlik sigorta fonundan karşılanmaktadır. Milli Eğitim Bakanı Sayın Özer’in ifade ettiği gibi; “İşveren üzerindeki maddi yükün kaldırılarak çok cazip bir mekanizma” oluşturulmuştur. Böylelikle sermayenin ucuz işgücü talebi karşılanmıştır.
MESEM’lerde uygulanmaya başlanan “Meslek Lisesi Telafi Programı” ile, MESEM’den de Meslek Lisesi diplomasının alınabilmesinin önü açıldı. MESEM’lerden Lise diplomasına sahip olmayla, MTAL’den diploma sahibi olmak aynı şey değildir. MESEM’lerde uygulanan Lise telafi programı ile MTAL’lerde uygulanan program karşılaştırıldığında; MESEM’lerde uygulanan meslek lisesi telafi programının ders yükü, MTAL’lerin ders yükünden çok daha azdır. Aralarında eşitliğin olmadığı programlardan alınan diplomalar da eşit olmamalıdır.
MESEM’lere kayıtlı öğrenciler 9-10-11. sınıflarda asgari ücretin en az %30’u,12. Sınıfta asgari ücretin en az %50’si ücret almaktadır. Yoksulluğun artığı bu dönemde aileler, çocuklarının eve katkı sunmasına veya kendi temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret almasına sıcak bakarak, hafta da 1 gün okula giderek Ustalık Belgesi-Meslek Lisesi diploması alması için çocuklarını MTAL’lerden MESEM’lere kaydırmışlardır.
Mesleki Eğitim Merkezlerinde, Meslek Lisesi Telafi Programından ve Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerinde, Mesleki Eğitim Merkezi uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli.
MTAL’lerin tekrar nitelikli öğrenci yetiştirebilmesi için; MTAL’lere girmek isteyen öğrenciler çeşitli eleme yöntemleri ile seçilerek alınmalı. MTAL’lerin öğretim programlarına akademik (Matematik, Fizik, Kimya, v.b.) dersler konulmalı, atölyeleri günümüzün teknolojik araç-gereç, makineleri ile donatılmalı, Meslek Yüksekokullarına – Teknoloji veya Mühendislik Fakültelerine gidebilecek öğrenciler bu okullardan alınmalı.
Yine MESEM’lerde uygulanmaya başlanan “Ustalık Telafi Programı” ile hangi yılda mezun olduklarına bakılmaksızın istemeleri halinde tüm lise ve üniversite mezunları 6-8 aylık program sonunda hiç okula gelmeden, ilk sınav döneminde beceri sınavına girerek başarılı olmaları halinde Ustalık belgesi alacaklardır.
MESEM’lere devam eden öğrenciler 3 yılın sonunda Kalfalık Belgesi, 4. yılın sonunda da Ustalık belgesi alabilmektedirler. Beceri eğitimi bir süreci ifade eder. Bir iş yerinde 6-8 ay bulunarak “Eğitim alarak” Ustalık Belgesi yeterliliği sağlanamaz. 6-8 ayda nitelikli ustalar yetiştirilemez.
İşletmeler, bünyelerinde çalışmaya devam etmekte olan şimdiye kadar da herhangi bir Kalfalık-Ustalık belgesi istemedikleri çalışanlarına ustalık belgesi almak için MESEM’lere yoğun başvuru yapılmaktadır. İş kazası ve meslek hastalıkları sigortasının devlet tarafından yatırılması, Asgari ücretin %50’sinin İşveren devlet desteği olarak işsizlik sigortası fonundan işverene verilmesi, sermayeye para aktarılmasıdır.
Ustalık Telafi Programından biran önce vazgeçilmelidir.
MESEM’e kayıtlı Öğrencilerin sigortaları, İş kazası ve meslek hastalıkları sigortası kapsamında yer alıyor. Ancak, öğrencilerin çalıştıkları sürenin SGK emeklilik primlerine katkısı olmuyor. Son açıklanan EYT’de bu yüzden on binlerce çalışan, çocuk yaşta meslek liselerinde çalıştırılmaya başlamalarına rağmen staj başlangıç süreleri esas alınmadığı için emeklilik hak mağduriyeti için itiraz ediyorlar.
Son LGS’ye giren yaklaşık 1.236.000 öğrencinin %10’u, yani 123 bini LGS puanıyla alan okullara gitmektedir. Geriye kalan %90 ise, yani yaklaşık 1 milyon 113 bin öğrencinin bir kısmı LGS puanına bakmaksızın alan Anadolu Liselerine, diğer büyük bir çoğunluk da ya İmam Hatip Liselerine ya da Mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine yönlendirilmektedirler. Bir kısmı da Açık liseye kayıt yaptırmaktadır.
Mesleki ve Teknik Eğitime gelen öğrencilerin büyük bir çoğunluğu ne acıdır ki okuma yazma ve dört işlem yapma konusunda güçlük çekmektedirler. Bu durumun sorumlusu ne öğrencidir, ne de öğretmen; Bu durum uygulanan eğitim sisteminin bir sonucudur. Doğal olarak eğitim düzeyi açısından bu profildeki öğrencilerin başarılı olması mümkün değildir. Bu öğrencilerin büyük bir kısmı, özellikle 2019 yılından bu yana MESEM’lerde uygulamaya başlanan Diploma Telafi Programı ile MESEM’lere kaydırılmıştır. Milli Eğitim Bakanı, MESEM’e dahil olan öğrenci sayısının artışını övünerek açıklamıştır. Aslında bu durum övünülecek bir durum değildir. Zira bu çocuklar, derin yoksulluk nedeniyle nitelikli eğitim alamamış ve bu nedenle çocukluklarını bile yaşayamadan sermayeye ucuz iş gücü olarak işletmelere gitmek zorunda bırakılmışlardır.
Ülkemizin de taraf olduğu Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesinin 32. Maddesinin 2. Fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerine dayanılarak, 4857 sayılı İş Kanununun 71. Maddesine göre “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Esasları Hakkında Yönetmelik” hazırlanmıştır. Bu yönetmelik uyarınca Çocuk ve Genç İşçi tanımı, bunların hangi işlerde ve hangi koşullarda çalıştırılacağı, denetiminin nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak belirtilse de gerçekte mevzuata uyulmadığı ve gerekli denetimlerin yapılmadığı, yapılsa da yaptırımların uygulanmadığı görülmektedir. Örneğin; mevzuat çocuk işçiyi, 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi olarak tanımlamasına ve 14 yaş sınırının altında çalıştırılamayacağı hükmüne rağmen bu yaş sınırının altında çok sayıda çocuk ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmaktadır.
Mesleki eğitimde çocuklar hem “çocuk işçi” haline getirilmekte hem de iş riskleri ile baş başa bırakılmaktadır. MESEM’deki çocuklar istatistiklerde örgün eğitimde görülmesine rağmen okul dışına çıkmıştır ve bu çıkış hızlı bir şekilde devam etmektedir. Haftada 1 gün eğitim denilerek çocukları örgün eğitimde göstermek yalnızca bir algıdır. Kaldı ki MESEM’deki çocuklar haftanın hemen her günü çalıştırıldıklarını ifade etmektedir.
Bilimsel araştırmalar da şunu açıkça ortaya koymuştur. Erken yaşta çocuğun bir mesleğe yönlendirilmesi ya da mecbur bırakılması kişinin ileriki yıllarda mutsuz yaşam sürmesine neden olmaktadır. Doğru olan kendisinin ve yeteneklerinin farkına vardığı daha ileri yaşlarda bireyin tercihini yapabilmesine olanak sağlamaktır.
Kamusal eğitim hakkı sosyal devletin sorumluluğudur. Her çocuğun eşit, parasız, nitelikli eğitim hakkı vardır. Mesleki eğitim kurumları çocuklar için bir tercih değil, yoksulluktan kaynaklı gitmek zorunda kaldıkları yerler olmuştur. Son 3 yıldır çocukların akın akın okullarını bırakıp MESEM’lere geçmiş olması yaşanılan bu gerçeğin açık kanıtıdır.
Sonuç olarak, MEB’den taleplerimiz;
1. MTAL’lerdeki MESEM uygulamasına, MESEM’lerde uygulanan Meslek Lisesi Diploma Telafi Programı ve Ustalık Telafi Programına son verilmelidir,
2. Mesleki ve teknik eğitim; beceri, yetenek ve asgari düzeyde ilköğretimde alınması gereken temel bilgilere sahip olmayı gerektirir. Mesleki ve teknik eğitime alınacak öğrencilerde mutlaka bu kriterler aranmalıdır,
3. İşsizlik sigorta fonunun kuruluş amacı dışına çıkılarak, bu fondan sermayeye para aktarımından vaz geçilmelidir.
4. Stajyer öğrencilerin; sadece iş kazası ve meslek hastalıklarını kapsayan sigortası, staja başladıkları gün esas alınarak emeklilik sigortası olarak da genişletilmelidir.
5. İşletmelerin, “Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Esasları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine uyulup uyulmadığı titizlikle denetlenmeli, bu konuda müsamaha gösterilmemeli, yönetmelik hükümlerine uymayanlar hakkında gerekli cezai yaptırımlar kesinlikle uygulanmalıdır.
6. Öğrencilerin MTAL ve ÇPAL’lere geri dönüşü, örgün eğitim içerisinde nitelikli mesleki eğitim alabilmeleri sağlanmalıdır.
7. Özel meslek liselerine verilen “teşvik” uygulaması sonlandırılmalı, özel meslek liselerine ayrılan kaynaklar yoksulluk/açlık sınırı altında yaşayan ebeveynlerin çocuklarına eğitim desteği/bursu olarak verilmeli, çocukların okullarına geri dönüşü sağlanmalıdır.
8. Devlet kaynakları çocuklarımızın kamusal eğitim hakkından yana kullanılmalıdır.
Öğrenci Veli Derneği olarak, Mesleki ve Teknik Eğitimin ülkemizin gelişmesinde ve kalkınmasındaki öneminin farkındayız. Bu düşünceden hareketle, çocuklarımızın nitelikli mesleki ve teknik eğitim almasını savunmakla birlikte; devletin, çocuklarımız üzerinden, sermayenin ucuz işgücü ihtiyacını karşılama politikalarının da karşısında olduğumuz ve buna müsaade etmeyeceğimiz bilinmelidir.