Salı, Mart 19, 2024
Ana SayfaKARTAL' A DEĞER KATANLARKARTAL’A DEĞER KATANLAR: ALİ RIZA GELİRLİ

KARTAL’A DEĞER KATANLAR: ALİ RIZA GELİRLİ

KARTAL’A DEĞER KATANLAR: ALİ RIZA GELİRLİ

Yüksel FIRAT

Ali Rıza Gelirli, 1962 Yılında Malatya’nın Arguvan İlçesi’nin Ermişli Köyünde doğdu. Ali Rıza Gelirli İlkokulu köyünde, ortaokul ve liseyi İstanbul’da okudu. Bir yazar olarak kendisine hiçbir katkı sunmayan okulu,  Lise Öğrenimin tamamlayarak bitirdi. Hayatını sürdürebilmek için pek çok işte çalıştı.

Sanatı teşvik eden bir ortamda büyümemesine rağmen Ali Rıza Gelirli kendinin öğrencisi ve öğretmeni olarak şiire ve denemelere yöneldi.

Gelirli, 1987 Yılından bu yana Kartal’da yaşamını sürdürmektedir. Toplumsal yaşamda kültür ve sanat yaratıcılığının hep güçlü olduğu Kartal Ali Rıza Gelirli’nin limanı olur.

Felsefe ve şiir başlıca ilgi alanı oldu. Çeşitli dergi ve gazetelerde felsefe-deneme tarzında yazılar ve şiirleri yayımlandı.

Gelirli, Kartal’da kendine has sade yaşam tarzı ile hep sanatsal ve edebi faaliyetler içindedir. O bu işçi ve emekçi Kente sığınıp ona benzerken Kent ise Onda cisimleşti. Kartal ve Ali Rıza Gelirli her birinde diğerin görmek mümkün.

Gün Zileli, yazar Ali Rıza Gelirli’yi şöyle anlatmaktadır: ” Ali Rıza Gelirli’yi nedense Mahatma Gandi’ye benzetirim. Hem onun gibi zayıf, hem de onun gibi sessiz bir inatçılığı vardır. insanın yıllar boyu, şu piyasa dünyasında sesini duyurma şansı çok az olduğu halde bildiği doğruları, hem de hiçbir gösteriye, protestoya girişmeden inatla ve sebatla yazmaya devam etmesi için ya deli ya da Mahatma Gandi veya Ali Rıza Gelirli gibi sarsılmaz bir özgüvene ve inada sahip olması gerekir.

Ali Rıza hiç sinirlenmez, hiç sesini yükseltmez, muarızları var mıdır o bile belli değildir ama diyelim ki varsa bile onlara da kızmaz, sabırla anlatır da anlatır. Hem de o çok bağıranlardan daha büyük bir duyarlılıkla sorunun özünü sakince ileri sürerek. Büyük bir gerçeği ortaya koyan bir tavırla değil de, komşusuyla son zamanlarda artan pazar fiyatları üzerine konuşurmuş gibi bir sükunetle.

O, protesto etmeyen protestocu; kızmayan öfkeli; asla devrimcilik taslamadan dünyanın yerleşik değerlerine toplan karşı çıkan biri; o kimlik konularında şu ya da bu kimliğe sarılmadan veya o kimliğin temsilcilerinden biri pozuna girmeden tüm ezilen kimliklerin tutarlıca savunan bir yazardır.

Üstelik fikrine de, hiç süslemeden, gizlemeden, birçoğunun yaptığı gibi gizem katmadan son derece net söyler. Don Kişot cesaretiyle dünyanın yerleşik değerler değirmenine saldırır. Hayır, yanlış oldu. Ali Rıza’da saldırmak diye bir şey yoktur. Sadece fikrini söyler o. Ama belki de aslında en büyük saldırı budur. Çünkü bu kitaptaki bir yazısında da samimiyetle; gizlemeden belirttiği gibi, onun amacı “toplum denen o ‘tek parça’ mermer gibi yapıda çatlaklar yaratabilmek”tir, “zira yaşamın o çatlaklardan sızacak ışığa ihtiyacı var”dır” der.

Ama anlatılan Ali Rıza Gelirli olunca bitmez söylenecek sözler. Gün Zileli de anlatmaya devam eder Ali Rıza Gelirli’yi: “Hayatın köşe başlarını, ana duraklarını kollamaktan ışıklı caddelerinin ve göz alıcı vitrinlerinin hep uzağında kaldım” derken ne demek istiyor Ali Rıza Gelirli? Bu bir serzeniş mi, yoksa filozofça bir durum saptaması mı? Sakın, düşüncenin kendisine değil de, yarattığı etkiye önem verenlere üstü kapalı bir eleştiri olmasın? Bence, şeylerin iç yüzünü araştırmaya kendinizi verirseniz, kaçınılmaz olarak “parlak sahne ışıklarından” uzak kalırsınız, tercih sizin demek istiyor.

Ali Rıza Gelirli, gönüllü olarak böyle bir “sürgünü”, “çileli yolu” seçmiş düşünürlerimizden biri. Onu okurken, büyükçe bir ateşin karşısına oturmuş, bir yandan ateşi karıştırırken, bir yandan da usul usul konuşan bir bilgini dinler gibi hissederim kendimi. Sesini hiç yükseltmez. Çok çarpıcı laflar etmez. Ama her cümlesi dolu doludur. Bütün bilginler gibi. Hayatın her ayrıntısını, ilk bakışta görünmeyen köşe bucağını, sorgulanmadan, hatta farkına varılmadan benimsenmiş ne kadar önkabul, genel geçer ne yargı varsa, onları eşeler elindeki “çubuğuyla”.

Bazı insanlar böyledir. Onlar “parlak ışıkları” değil, ateşin korunu severler. Hiçbir karşılık, Bitmeyen Kavga’nın genç devrimci kahramanı Jim Nolan gibi, “kendileri için hiçbir şey istemeden”,  beklemeden üstelik.

Bu anlamda Ali Rıza Gelirli, bir “karşı-kahramandır”. Düşünerek var olmak ve bildiğini sakince söylemek bir yaşam tarzıdır onun için.”

Ali Rıza Gelirli şiir ve deneme dalında yoğun üretkenliği ile birçok eser yarattı. Eserleriyle Ödüller aldı.

Işık sessizdir, bağırmaz ama en ufak çatlaklardan sızar. İşte Ali Rıza Gelirli’nin özgüvenli sükuneti buradan gelir.

Ali Rıza Gelirli bir Kartal canlısıdır. Yine Kartal’a değer katanlardan Nalan Çelik’in yayına hazırladığı “Kartal Öyküleri” kitabında yer alan öyküsüne “ Bir Kartal Canlısının Platonik Hikayesi” adını verdi Ali Rıza Gelirli. Öyle ki; “ Cüzdanımdaki fotoğraf sanki. Kartal semtini seviyorum; eldiven gibi uyuyor bedenime” diyerek betimliyor Kartal’la olan ilişkisini.

“…Çay bahçelerine yöneldi. Burası Kartal’ın gerçek vitriniydi. Mekânlardan birine oturdu, “demli bir çay” dedi garsona. Çayını yudumlarken Kartal’a olan borcunu düşündü. Eve dönerken tüm kötü duygularını yitirmiş saf bir çocuk gibi gülümsüyordu.

Yaklaşık bir ay sonra şehrin önemli edebiyat dergilerinden birine “Bir Kartal Canlısının Platonik Hikâyesi” isimli bir öykü yayımlandı. Yazının altında imza olarak sadece “ADAM” yazıyordu” diye biter öykü.

“Şiddetin Anatomisi” Gelirli’nin ilk kitabıdır.

“1. İsmet Kemal Karadayı Onur Ödülleri” bağlamında yapılan etkinlikte, “deneme” dalında “onur ödülü”ne layık görüldü.

Ali Rıza Gelirli’nin yayımlanmış eserleri:

Şiir:

Acemi Yaşamlar (2010, Parşömen Yayınları),

Sözdeki Kesik İzi (2012, Digraf Yayınları),

Kendi Boşluğunda (2013, Kibele Yayınları)

Deneme-Felsefe:

Şiddetin Anatomisi (2008, Anfora Yayanları),

Tahakkümün Anatomisi (2009, Parşömen Yayınları),

 Özgürlüğün Anatomisi (2010, Kibele Yayınları),

Yuksel Firat
Yuksel Firat
Kartal'ın Sesi Gazetesi yazarı
İLGİLİ HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

En çok okunanlar

Son Yorumlar

Zehra Sayar on Yılbaşı
Deniz Özlem Er on Yılbaşı