Perşembe, Mart 28, 2024
Ana SayfaKÖŞE YAZARLARISANAT YA DA ELMA ÇEKİRDEĞİ ÜSTÜNE

SANAT YA DA ELMA ÇEKİRDEĞİ ÜSTÜNE

SANAT YA DA ELMA ÇEKİRDEĞİ ÜSTÜNE

Benim açımdan kuşku yok; sanat bir devrim ve başkaldırı aracıdır; iletişim aracıdır; bizi hoyratlıktan ve şiddetten uzak tutar; ehlileştirir; estetik duygular uyandırır bizde. Sanattan eksik kalan biri, dünyayı anlamada ve yorumlamada, onu anlamlı kılmada eksik kalır. Sanat, imge gücümüzü geliştir. Yoksa nasıl anlarız, aslında “resmin renklerle yapılan şiir; şiirin sözcüklerle yapılan resim” olduğunu…

Sanatın ne söylediği değil, ne söylemeye çalıştığı önemli benim için. Bunun üstüne biraz düşünelim isterseniz. Gerçekten de bu bir hakikat değil midir? Onun sırrının yattığı yer burası olmasın sakın! Hep bir şey söylemeye çalışır sanat, bir şeyleri çağrıştırır… Ve ucu açıktır zaten… Çerçeve çizmez, isteyen istediğini anlasın diye. İyi ki de böyledir. Bana sorulursa sanatın kıymeti buradan gelir.

Kim ne derse desin; bizi meyvenin çekirdeği gibi, ışıksız derinliklerden çıkaran, çiçek açtırıp meyve verir hale dönüştüren tek seçenektir sanat. Sanıldığı gibi sanatçılar özel insanlar değillerdir aslından (Umarım sanatçılar bana kızmaz. Zira pek çoğu kendini özel sanıyor.) Onlar da her hangi biri gibi sıradan kişilerdir. Ne var ki onlar içlerindeki elma çekirdeği gibi duran sanat tohumunu diğerlerinden erken keşfedip beslemişlerdir. Ve sanatçı olmuşlardır. ( Gerçi çok azı sanatçı sıfatının hak eder ya, neyse oraya girmeyelim şimdi.) Onlar sadece bunu fark etmelerinden dolayı kutlayalım tabii.

Tekrar sanatın oluşumuna dönersem; örneğin tek başına hiçbir metalin uçma ya da suda yüzme yeteneği yoktur. Ama birbirinden faklı metal, belirli bir sistem temelinde bir araya gediğinde, havada uçma suda yüzme fiili gerçekleşiyor. İlk bakışta alakasız bir örnek gibi gelebilir ama sanatta da durum faklı değildir. Tek bir rengin, tek bir sesin, tek bir çizginin, tek bir sözcüğün, tek bir davranışın sanat değeri yoktur. Ama farklı renkleri, faklı sesleri, faklı çizgileri, faklı sözcüklerin, faklı davranışların bir vücudu / bütünü oluşturma temelinde, ahenk içinde bir araya getirmek sanatın temeli oluyor. Böylece sanat farklıkların uyumu oluyor sanırım. Galiba bu gün eksikliğini hissettiğimiz demokrasi de farklıkların uyumsuzluğundan gerçekleşmiyor. Demokrasiyi sanat kılmayı başarsak her şey düzelecek ya… Demokrasi fikrinin bize söylemeye çalıştığı şey bundan başka ne ola ki. Demokrasiyi sanat kılmak mümkün mü? Zor! Ama imkansız değil. O özel insanlarla / liderlerle kurulabilen değil, tam tersine sıradan insanlarla kurulabilen bir şey olmalı. Sanat gibi, lidersiz: yeter ki onun içimizdeki -elma çekirdeği gibi- tohumunu keşfedip besleyelim…

Sanat doğada daha önceden var olmayan, doğa tarafından (isterseniz tanrı deyin) yaratılamayan, sadece insan tarafından yaratılan bir şey olmak zorundadır. Tıpkı demokrasi gibi…

Bu yazıyı düşünürken tekrar dehşetle fark ettim ki, sanat ve demokrasi ne kadar da iç içe… Bir olmadan diğeri olması gerektiği kadar gelişemiyor. Sembiyotik ilişki dedikleri bu olsa gerek, yani aralarında bir ortak yaşam bağı var…

Demokrasi politik bir etkinlik ve fikir, bu doğru; onu sanatsal bir etkinliği dönüştürsek diye düşünüyorum bir an. Sonra kendime gülüyorum. Zira bu ham bir hayal…

Ali Riza Gelirli
Ali Riza Gelirli
Kartal'ın Sesi Gazetesi yazarı
İLGİLİ HABERLER

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

- Reklam -

En çok okunanlar

Son Yorumlar

Zehra Sayar on Yılbaşı
Deniz Özlem Er on Yılbaşı